Gavs’ul Azam, Gavsüssemedani, Kutburrabbani , Mahbubu Sübhani, Heykelünnurani, Kandilinnürani, Gavsüssekaleyn, Bazül eşheb Muhyissünneti veddin, Gavsü Rabbul Alemiyn, Eşşeyh Esseyyid Eşşerif Ebu Muhammed Muhyiddin Abdûlkâdir Geylânî Kaddesallahu SırruhHicret-i Nebeviyyenin 470/1077 senesi Ramazan ayının ilk gecesi İran’ın Geylan eyaletinin, Neyf Beldesinde Kadem-nihade-i alem-i vücud, dünyaya ziynet-bahşa, şeref bahş-i makam-ı şühud olmuşlardır. Şu beyitle O’nun(ks) doğum ve vefatına tarih düşürülmüştür.
Gavs’ul Azam Abdûlkâdir Geylânî Kaddesallahu Sırruh hazretleri, “Ben, Temimi’in vefatı tarihinde Bağdat’a ayak bastım. Ve o zamanda 18 yaşında idim buyurdular. Temimi’nin vefatı ise 488 yılındaydı. Buna göre Gavs’ul Azam Abdûlkâdir Geylânî Kaddesallahu Sırruh hazretlerinin doğum yılı hicri 470 yılıdır.
İbn-i Neccar, Abdûlkâdir Geylânî’nin Kaddesallahu Sırruh hazretlerinin tercüme-i ahvaline dair yazdığı tarihinde, Ebu Fazl Ahmet bin Salih bin Şafi el-Hanbeli el-Cili ‘ den nakil ile veladetin 471 yılı olduğunu söylemiştir. Geylân Eyaleti, Hazar Denizi’nin güneybatısındadır. Geylan Eyaleti’ne nispetle , Arapça’da el-Cili , el-Cilani , Farsça’da Gili , Gilani , Türkçe’de Geylani nisbesiyle şöhret bulan Gavs’ul Azâm Seyyid Abdûlkâdir Geylânî Kaddesallahu Sırruh hazretlerinin keremli babaları Hazreti Hasan Radıyallahu anh hazretleri soyundan Ebu Salih Musa, muhterem anneleri ise Hazreti Hüseyin Radıyallahu anh hazretleri soyundan Ümmül Hayr Fatıma’dır. Fatıma Hatun, devrin tanınmış zahid ve mutasavvıflarından
Ebu Abdullah es-Savmai Kaddesallahu Sırruh hazretlerinin kızıdır.
Gavs’ul Azâm Seyyid Abdûlkâdir Geylânî Kaddesallahu Sırruh hazretlerinin, mübarek babaları cihetinden nesebi;
İmam Aliyyül Mürteza Radıyallahu anh – Fadımatüzzehra Radıyallahu anh
İmam Hasanül Mücteba Radıyallahu anh
İmam Hasanül Müsenna Radıyallahu anh
İmam Abdullah el Mahz Kaddesallahu Sırruh
İmam Musa el Cevn Kaddesallahu Sırruh
İmam Abdullah es Sani Kaddesallahu Sırruh
İmam Davud Kaddesallahu Sırruh
İmam Muhammed Kaddesallahu Sırruh
İmam Yahya ez Zahid Kaddesallahu Sırruh
İmam Ebu Salih Musa, Kaddesallahu Sırruh hazretleridir
mübarek anneleri cihetinden nesebi;
İmam Aliyyül Mürteza Radıyallahu anh – Fatımatüzzehra Radıyallahu anh
İmam Hüseyin Radıyallahu anh
İmam Zeynel Abidin Radıyallahu anh
İmam Muhammed Bakır Radıyallahu anh
İmam Cafer es Sadık Radıyallahu anh
İmam Musa Kazım Radıyallahu anh
İmam Ali Rıza Radıyallahu anh
İmam Muhammed Cevad Taki Radıyallahu anh
İmam Kemalüddin İsa Kaddesallahu Sırruh
İmam Abdullah Kaddesallahu Sırruh
İmam Mahmud Kaddesallahu Sırruh
İmam Cemalüddin Muhammed Kaddesallahu Sırruh
İmam Abdullah es Savmai Kaddesallahu Sırruh
Ümmül Hayr Fatıma Rahmetullahi aleyh hazretleridir.
Gavs’ul Azâm Abdûlkâdir Geylânî Kaddesallahu Sırruh ,
Babası cihetinden Şerif, Annesi cihetinden Seyyiddir.
Şerefli soyları baba tarafından, Hazreti Hasan Radıyallahu anh hazretlerine, anne tarafından, Hazreti Hüseyin Radıyallahu anh hazretlerine ulaşır. Bu sebepten, hem Şerif hem de Seyyiddir.
Anneleri Fatıma Hatun, hayrat müberrat hasenat, salah, tevekkül, tefviz’den çok geniş nasipli ve çok haz sahibi idi. Küçük yaşta babasını kaybeden Gavs’ul Azam, dedesinin himayesinde büyüdü. Mübarek cedleri Es Savmai, duası anında müstecab olan tasarruf sahibi kibar-ı evliyaullahtan idi. Geylan meşayıhının büyüklerinden olan Es Savmai, zahid, abid, kerametler sahibi, daima hakkı zikreden bir zattı. Hazreti Pir’in anne ve babası da, abid, zahid, hal sahibi, çevresinde hürmet gören insanlardı.
O, Anne ve Babasını şöyle tavsif eder.
“Ben evvel zamanda gelip geçen büyük zatların çocuğuyum. Peygambere uyduğum, anama babama iyilik ettiğim için Allah Celle Celaluhü hazretleri beni bu işlere ehil kıldı. Babam zengindi, dünyalığı vardı. Fakat ona karşı bir yeterlik duygusuna sahipti. Annem de ona uydu. Yaptığı her işe razı oldu. Hiçbir zaman Babamın yaptığına itiraz etmedi. Babam ve Annem ehl-i din olup daima iyilik ederlerdi. Kalplerinde halka karşı bir şefkat duygusu vardı. Üzerimde gördüğüz iyilik onlardandır. Allah’ın ve Peygamber’in huzuruna onlarla birlikte varacağım. Onları ben götüreceğim. Her hayrım ve bulunduğum nimet onların sayesinde oluyor.”
Dedesi Es-savmai Kaddesallahu Sırruh hazretleri, duası kabul edilenlerdendi. Birisine öfkelenince Allah-u Teala intikamını mutlaka ondan alırdı. Birisini sevince Allahu Teala, o sevdiği kişinin işini, onun arzu ettiği şekilde yaratırdı. Daima zikrederdi. Huşu içinde olduğu her zaman görünürdü. Pek çok şeyi, daha olmadan önce haber vermişti. Bir gün bir kervan Semerkant sahrasında atlı eşkıyaların hücumuna uğramıştı. Kervan halkı Essavmai’den manen yardım istemişlerdi. Savmai orada göründü. ”Subbuhun Kuddüsün Rabbunellah, haydi dağılın gidin buradan ” der demez hepsi kaçıp gittiler. Sonra da Essavmai ortadan yok oldu. Kervan Halkı, Geylan’a döndüklerinde durumu halka anlattı. Geylanlılar, “Savmai hep burada idi, hiçbir yere gitmedi” dediler.
O’nun, doğumundan önce de, çocukluk ve gençliğinde de harikulade haller meydana gelmişti.
O, doğmadan önce , Bağdat’ta Şeyh Abdullah el-Cuni Kaddesallahu Sırruh hazretleri huzuruna gelenlere,“nerelisiniz ?” sorup, onlar da Geylan’dan deyince , “ size müjdeler olsun ki , Cenabı Hak memleketinizi Abdûlkâdir isminde bir zat-ı şerifin doğumu ile aydınlatacak onun velilik derecesi o kadar yükselecektir ki….”buyurdu.
Daha doğmadan evvel kendilerinin kutb-u Azam olacağına dair müşahedeler mevcuttur. Doğacağı gece Peygamber bütün sahabe-yi kiram, evliya-yı izam ile Ebu Salih Musa’nın rüyasında zuhur edip saadetli çocuğun doğumunu tebrik etmişler, “Ey Oğul! Ey Salih’in Babası! Allah senin adının baki kalmasını nasip etti. O benim oğlum, Benim ve şanı yüce Allah’ın sevgilisidir. Onun Allah’ın velileri yanındaki durumu benim nebiler ve resuller arasındaki durumum gibidir “ buyurmuşlardır
Mübarek Anneleri şöyle anlatır. “ Ol vakit ki Abdûlkâdir doğdu, Ramazan gününde süt emmezdi. Hatta bir ramazan evvelinde hava bulutlu idi. İnsanlar hilali göremiyorlardı. O anda Abdûlkâdir’in hareketi ve duruşu imsak ve iftardan hangisine delalet ettiğini insanların benden sorması üzerine ‘ oğlum bugün süt emmiyor ‘ cevabını verdim. Daha sonra o günün Ramazan olduğu anlaşıldı. Ve o zaman da “eşraftan filanın bir çocuğu oldu ramazanda gündüz süt emmez “ diye insanlar arasında şöhret buldu. “
O şöyle anlatır.
”10 yaşındayken evden çıkıp mektebe giderdim. Etrafımda meleklerin benimle beraber yürüdüklerini, beni koruduklarını görürdüm. Ta mektebe kadar bana eşlik ederler mektebe varınca , “yer açın, Allah velilerinden biri geliyor “ derlerdi. Çocuklarla beraber ne zaman oynamak arzu etsem hemen “bana gel ey mübarek bana gel” diyen bir ses duyar korku ve dehşet içinde anneme koşar, kendimi onun şefkatli kucağına atardım.
“Ben gençliğimde Geylan’da idim. Bir kurban bayramı arifesinde şehrin dışına çıktım. Gözüme ilişen bir köylü ve ekinci ineğinin arkasına düşüp ona yaklaştım. O anda inek başını bana çevirdi. “Ya Abdûlkâdir! Sen bunu için yaratılmadın ve bununla emr olunmadın” dedi. İnek ismimi açıkça söylemiş, bunun gibi abes şeyle iştigal için yaratılmadığımı, memuriyetimin böyle şeyler olmadığını bana bildirmişti. Bu gönlüme tesir etti. Bende korku hâsıl oldu. Hemen dönüp eve koştum. O esnada hacıların Arafat dağında vakfeye duruşlarını müşahede ettim. Artık bende karar kalmadı. Annemin huzuruna gidip ona , “Beni Allah’a bağışla ve Bağdat’a gidip ilim tahsili ile, evliya, etkıya, sülehanın ziyareti ile meşgul olayım bana izin ver” dedim. Annem benim halimi ve yalvarmamı görünce bana neler gördüğümü sordu, ben de anlattım. Birden ağlamaya başladı. Yaşları gömleğini ıslattı. Hemen kalkıp babamdan kalan kırk altını giydiğim hırkanın koltuğu altına dikti, Bağdat’a gitmeme izin verdi. Doğruluk üzere bulunmaklığımı emretti ve benden söz aldı. Veda için benimle beraber çıktı. Ayrılık yerine geldiğimizde , “İşte oğlum seni Allah’a bağışlayarak senden ayrılıyorum ve yaşlı gözlerimin seni kıyamete kadar göremeyeceğini biliyorum “ dedi. Vedalaşarak ayrıldık. Küçük bir kervana karışıp yola çıktım. Hemedan şehrini geçtiğimizde 60 atlı hırsız kafileyi çevirdi. Kervanı soydular. Haraminin biri bana yaklaşıp “sende mal var mı? “ dedi. Ben, “evet koltuğumun altında kırk altın var “ dedim. Bunu haber alan harami başı beni çağırdı. “Oğlum sende altın olduğunu kimse düşünmez niçin söyledin? ” dedi. Ben , “ Geylan’dan çıkarken anneme doğru söyleyeceğime dair söz verdim “ dedim. Bu söz harami başının ciğerine tesir etti. “ Eyvah bu günahsız çocuk annesine verdiği söze ihanet etmekten çekiniyor. Ben ise bunca yıldır Allah’ın emrine muhalefet ederek hırsızlık yapıyorum” dedi. Pişman oldu, hüzünlendi, kervan halkının mallarını geri verdi. Tevbe etti. Bütün haramiler de tevbe ettiler.)
18 yaşına kadar Geylan’da ilim tahsilinin ilk aşamalarını geçiren Gavs’ul Azâm Abdûlkâdir Geylânî Kaddesallahu Sırruh hazretleri, 18 yaşında o devrin en büyük ilim ve kültür merkezi Bağdat’a gitti. Bağdat’a vardığı yıl, meşhur mutasavvıf ve âlim Temimi’nin vefat ettiği 1095 yılı idi.
O Bağdat’ta bütün ilimleri tedris etmiş, bu ilimlerde yed-i tula sahibi olmuş, tasavvuf yolunun sonuna ulaşmış, sayısız irşad ehli ve âlim yetiştirmiştir. O’nun sohbetlerinde gayrı Müslimler doğru yolu bulup iman etmiş, mü’minler yüce mertebelere ulaşmışlardır. Bütün hayatı ilimle ve irşad ile geçmiştir. O’nun ahlakı, Resulûllah Sallallahu aleyhi vesellem efendimizin ahlakına tam olarak mutabık olmuştu. Yaşantısı, Kur’an ve sünnetti. Kendisinden zuhur eden kerametler kadar başka hiç bir veliden keramet zuhur ettiği duyulmamıştır. Hayatına ve menkıbelerine dair pek çok eser kaleme alınmıştır. Ancak O’nun hayatı ve ilmi, ciltlerce eserin ihata edemeyeceği kadar geniş ve şumullü, manevi ahvali, hiçbir kalemin izahına kadir olamayacağı kadar yücedir. O’nu layıkı ile anlayabilmenin belki de anahtarı olabilecek şu malümatla kalbleri mutmain olan biz mü’minler, O’nun gibi bir zat-ı şerifi kendi zatına vuslata vasıta ve vesile kılıp bize doğru yolu gösterdiği için ne kadar bahtiyarız.
“İnsanları Allah’a ulaştıran yol ikidir. Birinci yol, kurb-u nübüvvet’e taalluk eden yoldur. Asaleten bu yoldan ulaşanlar enbiyadır. Onlara salât ve selam olsun. Bir de onların ashab-ı kiramı… İkinci yol, kurb-u velayet’tir… Allah-ü Teala’nın umum veli kulları bu yoldan ulaşırlar. Bu yolun muktedası ve reisi Hazreti Aliyyül Murteza’dır. Allah Celle Celaluhü hazretleri ondan razı olsun. Resulûllah Sallallahu aleyhi vesellem efendimizin mübarek ayağı onun mübarek başı üzerinde gibidir. Hazreti Hasan, Hazreti Hüseyin ve Hazreti Fatıma Radıyallahu anh hazretleri de bu makamda onunla ortaktırlar. Sonra sırasıyla On iki İmam Hazeratının hayatta olanları bu ulvi vazifeyi yürütmüş, On İki İmam’dan sonra da bu ulvi vazife Abdûlkâdir Geylânî Kaddesallahu Sırruh hazretlerine verilmiştir. Şu anlaşılmıştır ki, her kime bir feyz gelirse Hazreti Şeyh Abdûlkâdir Geylânî Kaddesallahu Sırruh hazretlerinin tavassutu ile gelir.
Kıyamete kadar bu vazife Hazreti Şeyh Abdûlkâdir Geylânî Kaddesallahu Sırruh hazretlerine verilmiştir. Kutuplardan olsun, nücebadan olsun, aktab olsun hepsi onun tavassutu ile Allah’a ulaşırlar…”1
ŞEYH ABDÛLKÂDİR GEYLÂNÎ KADDESALLAHU SIRRUH HAZRETLERİNİN VEFATI
O, Hicri 561 yılı rebiül ahır ayı 10. cumartesi gecesi
Bağdat’ta kendi medresesinde İrci-ı ilahi hitabına icabet ederek bu fani hayatı terk edip hakka yürümekle azm-i gülşensera-yı beka buyurdular. Gasli teçhiz ve tekfini gece icra olunduktan sonra çocukları, ashabı ve öğrencilerinden o anda orada hazır bulunanlar ile cenaze namazları oğlu Abdülvehhab tarafından eda edildikten sonra adı geçen medresenin revakına defnedildiğini ve sabaha kadar medresenin kapısı açılmayıp güneşin doğup yükselişi ile kapı açıldığında Bağdat’ın halkı ve ileri gelenleri, Hazreti Pir’in kabri üzerine salate ve merkadını ziyarete fevc fevc geldiklerini o günün kıyamet gününe benzer bir gün olduğunu, İbn-i Neccar, tarihinde belirtmiştir. Kabr-i Şerifleri, Bağdat’ta Babu’l-Ecz nam mevkide Hazreti Gavs-u Azâm’a mensub olan medresedir. Mezkür medrese Şeyh Ebu Sa’id Hazretleri’nin bina-kerdesi olup zat-ı ali kadirleri, hal-i hayatlarında Hazreti Gavs-u Azâm’a i’ta ve bahş eylemiştir.
Hazreti Abdülkadir Geylani Kaddesallahu Sırruh hazretlerinin çocukları;
Şeyh Seyyid Abdü’l-Vehhab
Şeyh Seyyid Abdü’r-Rezzak
Şeyh Seyyid Şemsü’d-din
Şeyh Seyyid Seyfü’d-din
Şeyh Seyyid Ebu Bekir Abdü’l-Aziz
Şeyh Seyyid Şerafe’d-din İsa
Şeyh Seyyid Fazıl Abdü’l-Cebbar
Şeyh Seyyid İbrahim
Şeyh Seyyid Muhammed
Şeyh Seyyid Abdullah
Şeyh Seyyid Yahya el-Fakih
Şeyh Seyyid Musa
Şeyh Seyyid İsa
Seyide Fatıma
Hazreti Pir’in meşhur olan çocuklarının hepsi âlim, fakih ve muhaddis idiler. Mübarek babalarından ve devrin en önde gelen ulemasından ilim ahz eden bu zevat-ı kiram, hayatları boyunca, Hazreti Pir’in yüce tasavvuf yolunu neşrederken, O’nun ilim mirasının da layıkı veçhile temsilcisi olup, fıkıh ve hadis ilminde zamanlarının ileri gelen uleması arasında yer aldılar. İnsanlara fıkıh ve hadis ilmi öğrettiler. Tasavvuf tarihçileri, Yüce Kadiri Yolu’nun, ekseriyyetle Hazreti Pir’in çocukları vasıtası ile yayıldığını ifade etmektedirler. Kadiriye’nin şubeleri bahsinde de izah edildiği gibi, Kadiri Kollarının ekserisi, Hazreti Pir’in çocukları vasıtası ile gelmiştir. Bu âlim ve mutasavvıf zatların varlığı, Yüce Kadiri Yolu’nun zahir ve batın ilimlerinin en üst seviyede tedris edildiği ilahi bir medrese olduğunu vazıh bir şekilde göstermektedir.
İbni Kudame;
“561 yılında Bağdat’a girdiğimiz zaman, Hazreti Abdûlkâdir’i ilmin zirvesine yükselmiş olarak gördük. O bildiğini tatbik ediyor, sorulan çetin soruları doyurucu tarzda cevaplıyordu. Ne kadar güzel huy ve vasıflar varsa sanki onda toplanmıştı. Ondan sonra onun gibisine hiç rastlamadım.” der.
ABDÛLKÂDİR GEYLÂNÎ KADDESALLAHU SIRRUH HAZRETLERİNİN TASAVVUF SİLSİLESİ
Menba-ı feyz u Kemal, Seyyde’l-Evveline ve’l-Ahirin Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhi vesellem Hazretleri
Ebu’l-Hasaneyn İmam Aliyyü’l-Mürteza bin Ebu Talib Kerremellahu Vecdehu
Ebu Abdullah İmam Hüseyin
Ebu Muhammed İmam Zeynü’l-Abidin
Ebu Ca’fer İmam Muhammed Bakır
Ebu Abdullah İmam Cafer’üs-Sadık
Ebu’l-Hasan İmam Musa Kazım
Ebu’l-Hasan İmam Aliyyü’r-Rıza
Eşşeyhü’l-Efham Ebu Mahfuz Ma’ruf Ali el-Kerhi Kaddesallahu Sırruh
Ebu’l Hasan Seri es-Sekati
Seyyidü’t-Taife-İ Sofiyye Cüneyd-i Bağdati
Eşşeyh Ebubekr Delf bin Ca’fer eş-Şibli
Ebu’l-Fadl Abdü’l-Vahid bin Abdü’l-Aziz Temini
Ebu’l-Fereç Yusuf et-Tarsusi
Ebu’l-Hasan Ali bin Muhammed bin Yusuf el-Karşi el-Hakkâri
Kadiyü’l-Kudat Ebi Said el-Mübarek bin Ali el-Mahzumi el-Bağdati
Pir-i Tarikat Muhyi’s-Sünneti ve’d-din Gavsü Rabbi’alemin ebi Muhammed Muhyiddin Abdûlkâdir el-Geylani el-Haseni el-Hüseyni Rıdvanullahi aleyhim
İkinci silsile, İmam Aliyyul Murteza’ dan , Hasan-ı Basri yolu ile gelen silsiledir.
Menba-ı feyz u Kemal, Seyyde’l-Evveline ve’L-Ahirin Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhi vesellem Hazretleri
Ebu’l-Hasaneyn İmam Aliyyü’l-Mürteza bin Ebu Talib Kerremellahu Vecdehu
Ebu Said Hasan bin Yaser el-Basri
Eşşeyh Habibi Acemi
Eşşeyh Davut-i Tai
Ebu’l Hasan Seri es Sekati
Seyyidü’t-Taife-İ Sofiyye Cüneyd-i Bağdati
Eşşeyh Ebubekr Delf bin Ca’fer eş-Şibli
Ebu’l-Fadl Abdü’l-Vahid bin Abdü’l-Aziz Temini
Ebu’l-Fereç Yusuf et-Tarsusi
Ebu’l-Hasan Ali bin Muhammed bin Yusuf el-Kureyşiyyi el-Hakkari
Kadiyü’l-Kudat Ebi Said el-Mübarek bin Ali el-Mahzumi el-Bağdati
Pir-i Tarikat Muhyi’s-Sünneti ve’d-din Gavsü Rabbi’alemin ebi Muhammed Muhyiddin Abdûlkâdir el-Geylani el-Haseni el-Hüseyni Rıdvanullahi aleyhim
ABDÛLKÂDİR GEYLÂNÎ KADDESALLAHU SIRRUH HAZRETLERİNİN HOCALARI
Fıkıh İlminde;
Ebu Sa’id el-Muharrimi (Mahzumi),
Ebu Hattab,
Kadı Ebu Hüseyin,
Hadis İlminde;
Ebu Galip bin Bakıllani,
Cafer es-Serrac,
Ebubekir Süsen,
Ebu Talip bin Yusuf
Edebiyat İlminde;
Tebrizli Zekeriyya
Tasavvufa İntisabında;
Ebu’l-hayr Muhammed bin Müslim ed-Debbas
Mürşidlik Hırkasını giymede,
Ebu Sa’id el-Muharrimi (Mahzumi) dir.
KADİRİ TARİKATININ KOLLARINDAN BAZILARI
Hazreti Abdûlkâdir Geylânî Kaddesallahu Sırruh hazretlerininmübarek çocuklarının her biri, babalarının yolunu ayrı ayrı devam ettiren birer yıldız idiler. “Ashabım yıldızlar gibidir, hangisine uyarsanız hidayete erişirsiniz “ Hadis-i Şerifinin, Yüce Ashab-ı Kiram hakkındaki bu beyan-ı nebevisine uygun olarak, ümmet-i merhumenin ResulûllahSallallahu aleyhi vesellem efendimizin aşığı olan bu yüce velayet önderlerinin her birinin de, birer mürşid-i kâmil ve Rehber-i Rah-ı Hak oldukları hususu katidir.
Abdûlkâdir Geylânî Kaddesallahu Sırruh hazretlerinin çocuklarının her birinden ayrı ayrı kolların teessüs ettiği anlaşılmaktadır.
Mesela Eşrefoğlu Abdullah Rumi’nin Kaddesallahu Sırruh hazretlerinin kurduğu, Eşrefiyye Şube-i Kadiriyyesi ,Hazreti Pirin Mübarek evladlarından Seyyid Şemsüddin’e dayanmaktadır.
Seyyid Abdûlkâdir Geylânî Kaddesallahu Sırruh
Seyyid Şemsüddin Geylani Kaddesallahu Sırruh
Seyyid Hüsamüddin Şefik Kaddesallahu Sırruh
Seyyid Ahmed Şihabüdin Kaddesallahu Sırruh
Seyyid Alaüddin Kaddesallahu Sırruh
Seyyid Hüseyin El Hamavi Kaddesallahu Sırruh
Eşrefoğlu Abdullah Rumi Kaddesallahu Sırruh
Yine, Mustafa Müştak Kadiri’ye mensub olan Müştakiyye şubesi, Hazreti Pirin Mübarek evladlarından Seyyid Abdülvehhab Kaddesallahu Sırruh hazretlerine dayanmaktadır.
Seyyid Abdûlkâdir Geylânî Kaddesallahu Sırruh
Seyyid Abdülvehhab Geylani Kaddesallahu Sırruh
Seyyid Muhammed Kaddesallahu Sırruh
Muhyiddin Kaddesallahu Sırruh
Seyyid Hasan Kaddesallahu Sırruh
………
Seyyid Abdülcelil Bitlisi Kaddesallahu Sırruh
Mustafa Müştak El Kadiri Kaddesallahu Sırruh
Yine , Seyyid Dede Osman Avni Baba Urfavi Kaddesallahu Sırruh hazretlerine ulaşan iki koldan birisi, Hazreti Pirin Mübarek evlatlarındanSeyyid Ebubekir Abdülaziz Kaddesallahu Sırruh hazretlerine dayanmaktadır.
Seyyid Abdûlkâdir Geylânî Kaddesallahu Sırruh
Seyyid Ebubekir Abdülaziz Geylani Kaddesallahu Sırruh
Seyyid Muhammed el Hattak Kaddesallahu Sırruh
Seyyid Şemsüddin Kaddesallahu Sırruh
Seyyid Şerafüddin Kaddesallahu Sırruh
Seyyid Zeynüddin Kaddesallahu Sırruh
…….
Seyyid Süleyman el Bağdadi Kaddesallahu Sırruh
Seyyid Ali el Bağdadi Kaddesallahu Sırruh
Seyyid Eyyüb Urfevi Kaddesallahu Sırruh
Seyyid Dede Osman Avni Urfevi Kaddesallahu Sırruh
Yine, Seyyid Dede Osman Avni Baba Kaddesallahu Sırruh hazretlerine ulaşan Osman el Cili (ks) kolu, Hazreti Pirin Mübarekevlatlarından Seyyid Abdürrezzak Geylani Kaddesallahu Sırruh hazretlerine dayanmaktadır.
Yine, Muhammed Garibullah el Hindi Kaddesallahu Sırruh hazretlerine mensub olan Garibiyye Şubesi de, Seyyid AbdürrezzakGeylani Kaddesallahu Sırruh hazretlerine dayanmaktadır.
Seyyid Abdûlkâdir Geylânî Kaddesallahu Sırruh
Seyyid Abdürrezzak Geylani Kaddesallahu Sırruh
Seyyid Abdullah el Hüseyni Kaddesallahu Sırruh
…….
Seyyid Muhammed Enis Kaddesallahu Sırruh
Muhammed Garibullah el Hindi Kaddesallahu Sırruh
Yine, Şuubat-ı Kadiriyyeden olan İseviyye Kolu, Hazreti Pirin Mübarek evlatlarından Seyyid İsa Geylani Kaddesallahu Sırruh hazretlerine mensubdur.
Seyyid Abdûlkâdir Geylânî Kaddesallahu Sırruh
Seyyid İsa Geylani Kaddesallahu Sırruh
Yine, Şuubat-ı Kadiriyyeden olan Hilaliyye Kolu, Hazreti Pirin Mübarek evlatlarından Seyyid Muhammed Şemsüddin Geylani Kaddesallahu Sırruh hazretlerine dayanmaktadır.
Seyyid Abdûlkâdir Geylânî Kaddesallahu Sırruh
Seyyid Şemsüddin Geylani Kaddesallahu Sırruh
Seyyid Hüsamüddin Şefik Kaddesallahu Sırruh
Seyyid Ahmed Şihabüdin Kaddesallahu Sırruh
Seyyid Alaüddin Kaddesallahu Sırruh
Seyyid Hüseyin El Hamavi Kaddesallahu Sırruh
…
Mustafa Latif Kaddesallahu Sırruh
Muhammed Hilalürram el hamedani Kaddesallahu Sırruh
Yine, Şuubat-ı Kadiriyyeden olan İsmailiyye Kolu, Hazreti Pirin Mübarek evlatlarından Seyyid Abdürrezzak Geylani Kaddesallahu Sırruh hazretlerine dayanmaktadır.
Seyyid Abdûlkâdir Geylânî Kaddesallahu Sırruh
Seyyid Abdürrezzak Geylani Kaddesallahu Sırruh
Seyyid Ebu Salih Nasr Geylani Kaddesallahu Sırruh
……
Ahmed errumi Kaddesallahu Sırruh
İsmail errumi Kaddesallahu Sırruh
Hazreti Pir’in yolunu devam ettiren mübarek çocuklarının yanı sıra, başka hulefası da mevcuttur. Bunların en meşhurları;
Ebu Medyen Mağribi Kaddesallahu Sırruh
Ebul Abbas Arif Kaddesallahu Sırruh
Sıdk Bağdati Kaddesallahu Sırruh
Beka bin Batu Kaddesallahu Sırruh
Ali bin Hiti Kaddesallahu Sırruh
Muhammed bin Evani Kaddesallahu Sırruh
Ebu Suud bin Şıbli Kaddesallahu Sırruh
Kadibulban Musuli Kaddesallahu Sırruh
Yunus Kassab bin Haşimi Kaddesallahu Sırruh 2
1. Mektubat-ı Rabbani, 534. Mektup
2. Makalat Ömer Necati-1986