AZİM
Bir toplumun büyüğü, kendisine karşı çıkılamayan ve emirleri üzerine hareket edilendir. Ancak böyle olmakla beraber bu kimse zaman gelip çeşitli nedenlerle zayıf düşer, aciz kalır, mağlup edilir, sahip olduğu saltanatından ortada eser kalmaz. Oysa Allah Celle Celaluhü hazretleri, mutlak güç sahibidir ve hiçbir şey O’nu güçsüz kılıp aciz düşüremez. Karşı çıkılıp mağlup edilemez. O gerçek büyüktür. Bu ismin başkaları için kullanılması mecazi anlamdadır. Hakiki büyüklük Allah Celle Celaluhü hazretlerine mahsustur.
O, her büyükten daha büyüktür. Bu yüzden hiçbir akıl, O’nun büyüklüğün kavrayamaz. Yaratılan bütün varlıklar O’ndan birçok ilimler öğrenmiş olsa bile, bu bilgiler sınırlı ve sonludur. Akılların, sonsuz nurunu kavramaktan aciz kaldığı, anlayışların izzetinin aydınlığında kaybolduğu Allah ne yücedir. Bütün her şey Allah’ın yüceliğine, büyüklüğüne ve kemaline göre bir hiç gibidir. O’nun azametinin başlangıcı, yüceliğinin sonu yoktur. 1
Allah Celle Celaluhü hazretleri hiç bir şeye muhtaç değildir ve yarattığı her şeyde O’nun büyüklüğünü görmek mümkündür.
Allah Celle Celaluhü hazretlerinin azametini tefekkür eden insan; O’nun büyüklüğü karşısında gafletten kurtulur, imanı kuvvetlenir; aczi ve kusurlarını anlar. Âlemin düzenliliğini, yaratılış gayesini, verilen nimet ve güzellikleri, dünyanın geçiciliğini, süt veren hayvanlardaki icazı, gece ve gündüzün dönüşümünü düşünen insan, Allah Celle Celaluhü hazretlerinin sonsuz ihsanlarıyla kullarını nasıl donattığı karşısında O’nun büyüklüğünü idrak eder.
Büyüklük ve ululuk yalnız ve yalnız Allah’a aittir. Bunların gerçekleri kavranılamadığı gibi mahiyetlerine de ulaşılamaz. Resulûllah Sallallahu aleyhi vesellem efendimiz buyurdular ki: “Allah Teâla hazretleri şöyle dedi: “Büyüklük benim örtümdür, ululuk da elbisemdir. Kim bu iki şeyde benimle çekişirse ona azabı veririm.” 2
Allah Celle Celaluhü hazretlerinin büyüklüğü ve azameti kuşkusuz bir insanın kavrama sınırının çok üstündedir. Fakat insan yine de kendi aklının sınırları dâhilinde Allah Celle Celaluhü hazretlerinin ne kadar güçlü ve kudretli olduğunu görebilir, anlayabilir. Zira tüm kâinat Allah Celle Celaluhü hazretlerinin büyüklüğünü gösteren sayısız örnekle doludur. İnsanın yalnızca içinde yaşadığı dünyayı biraz incelemesi dahi, her şeyi yaratan Allah Celle Celaluhü hazretlerinin azametini hissettirecektir.
Tonlarca ağırlıkta bulutları taşıyan gökyüzü, binlerce metre yükseğe uzanan dağlar, içlerinde milyonlarca çeşit canlının bulunduğu denizler, çakan şimşek ve onun ardından gelen gök gürültüsü ve Allah Celle Celaluhü hazretlerine boyun eğmiş milyarlarca canlı… Bunlar ve burada sayılamayan sayısız detay Allah Celle Celaluhü hazretlerinin büyüklüğünün açık delillerindendir.
Bir de dünyanın biraz dışına çıkıp düşünelim. Evren adını verdiğimiz sınırsız bir mekân içinde yaşıyoruz. Bugün bilim adamlarının ulaşabildikleri bilgi seviyesine göre bu evren, içinde milyarlarca galaksiyi barındırıyor. Peki, bu galaksilerin içinde neler var? Yine bilimin bize bildirdiği, her galaksi içinde milyarlarca yıldız bulunduğu. Biz de içinde milyarlarca yıldız içeren milyarlarca galaksiden birinin içinde, Dünya ismi verilen ve saatte 1670 km. hızla hiç durmadan dönen bir gezegen üzerinde yaşıyoruz. Ve kuşkusuz bu rakamlarla düşünüldüğünde, kainat içindeki varlığımızın, bir toz zerreciğinin dünya içindeki varlığı ile dahi kıyaslanamayacak derecede olduğu anlaşılacaktır.
İşte insan, samimi olarak düşündüğünde dahi milyarlarca galaksiyi yaratan ve tümünü kontrolü altında tutan Rabbimizin azametini fark edebilir. Rabbimiz tüm kâinatı yaratan, milyarlarca yıldızı barındıran, milyarlarca galaksinin tümünü kontrolü altında tutan büyük bir gücün sahibidir. 3
Bir Müslüman ihlâsla, inanarak ve yaşayarak “Yâ Azim” diye bu mübarek ismin zikrine devam ederse onun tecellisine nail olur. İzzet ve şerefe kavuşur. Şifa bulur. Korkulardan emin olur. 4
Bu Esmâ-ül Hüsna Nefs-i Safiyye (Kamile) dairesinde olan salikin okuduğu Füruu Esmasıdır. Kadiri tarikatının Halisiyye ve Hayriyye Kollarında bu ism-i şerif 100 adet okutulur. Fazla veya Aşağı okunmaz. Bu ism-i şerifin Asıl Virdi ise “KAHHAR” Esmasıdır.5
1-Esmâ-ül Hüsna, Karınca Yayınları, Nisan 2004
2-Muslim, 136
3-Allah’ın İsimleri, 2005 Harun Yahya
4-Yüce Allah’ın Güzel İsimleri Esmâ’ül Hüsna, Rauf Pehlivan, İstanbul Dağıtım A.Ş., 2002
5- Miftah’ül İrşad 1993
www.biriz.biz ve www.allahınisimleri.net adreslerinden de yararlanılmıştır.