“Ehad” Esması

EHAD

Ehad ismi, Rabbimizi eşyanın varoluşunda işgören bütün sıfatların mevsufu ve bütün isimlerin müsemması olarak bildirir bize. Böylece, yaratma fiilinde şirke hiçbir mahal bırakmaz.

Ehad ise Allah Celle Celaluhü hazretlerinin her bir şeyde kendine âit birlik tecellisidir. Said Nursî Rahmetullahi aleyh hazretleri Vâhidiyyet ve Ehadiyyeti şöyle tarif etmektedir: Vâhidiyyet, “bütün o mevcudat birinindir ve birine bakar ve birinin icadıdır” demektir. Ehadiyyet ise, herbir şeyde her şeyin yaratıcısı olan Allah Celle Celaluhü hazretlerinin isimlerinin ekserisi tecelli ediyor demektir. 1

Yine Ehad ismi, Allah Celle Celaluhü hazretlerini ‘herşeyi yaratan’ olarak tarif eden Vahid ismine kıyasla, ‘her bir şeyi yaratan’ olarak tanıtır bize. Her bir şeyin onu başka herşeyden ayıran bir kimliği, tarif edile bilirliği, ferdiyeti, biricikliği vardır ve bu keyfiyet Ehad isminin bir cilvesidir. Her insanın bir ferdiyetinin olması, onu diğer insanlardan ayıran bir sûretinin, simasının, sîretinin ve şahsiyetinin olması da işte bu sırdandır. Ehad de Onun zat ismidir

Yüce Allah Celle Celaluhü hazretleri İhlas suresi 1’inci ayetinde Şöyle buyuryor:“De ki, Allah ehaddir, birdir”

Burada zatı bakımdan bir demektir.

Buradaki (Bir) kelimesini sayı bakımından bir gibi anlamamalı. Öyle anlaşılırsa Allah Celle Celaluhü hazretleri madde, cisim gibi anlaşılır. Halbuki Allah Celle Celaluhü hazretleri hiç bir şeye benzemez, hayal edilen şey mahluktur, O her hayalden farklıdır. Mücessime ve Müşebbihe denilen fırkalar, Allah Celle Celaluhü hazretlerini yürüyen, oturan madde, cisim gibi görür.

Vâhid ve Ehad isimleri arasındaki fark:

Ehad ismi de Vâhid ismi gibi aynı kökten türemiş­tir. Her ikisi de Allah Celle Celaluhü hazretlerinin bir ve tek olduğunu ifade eder. Ancak Said Nursi Rahmetullahi aleyh hazretleri, aralarındaki farka kısaca şöyle dikkat çeker. Meselâ, güneşin ışığı ve ısısı, bütün yeryü­zünü kaplayıp kuşatması “vâhid”in tecellî­sine örnektir. Her bir şeffaf parçada ve su damlalarında, güneşin ışığı, ısısı, yedi rengi ve aksinin bulunması da “ehad”in tecellîsine örnektir.

İşte Cenâb-ı Hakk Celle Celaluhü hazretlerinin Muhyî ve Rezzak gibi isimlerinin bir bütün olarak kâinatın tama­mında tecellî etmesine Vâhid isminin tecel­lîsi denir. Çünkü bu isimler kâinatın her ye­rini kaplamış, dünyadan yedi kat göğe kadar varlıkların diriltilmesi ve onlara rızık veril­mesi gibi isimlerin tecellîleri bütün ihtişa­mıyla her tarafta görünüyor. Buna Vâhid is­minin tecellîsi denir.

Ehad isminin tecellîsi ise, Cenâb-ı Hakkın isimlerinin her bir varlıkta bir bir tecellî et­mesi ve üzerlerinde izlerinin görülmesidir. Meselâ bir kuşta Muhyî, Rezzâk, Sânî gibi isimler tecellî edip izleri görünürse, buna Ehad isminin tecellîsi denir. Muhyî ismini ele alalım. Muhyî ismi kuşun üzerinde tecellî edip, hayat izi (cilvesi) onun üzerinde görü­nürse, buna Ehad isminin tecellîsi denir. Di­ğer isimler de böyledir. Özetlersek, isimlerin kâinatı kuşatmasına Vâhid isminin tecellisi (vâhidiyet); isimlerin varlıklarda bir bir tecellî edip üzerlerinde izlerinin (cilvelerinin) gö­rünmesi­ne de Ehad isminin tecellîsi (Ehadiyet) denir.

Ayrıca esas organların (el, ayak, göz, kulak ve saire) bütün insanlarda bulunması vahidi­yete; bunların her bir insanda özel bir görü­nüş içinde bulunması da ehadiyete ör­nek olarak verilebilir. 2

Bu Esmâ-ül Hüsna Nefs-i Mutmainne dairesinde olan salikin okuduğu Füruu Esmasıdır. Kadiri tarikatının Halisiyye ve Hayriyye Kollarında bu ism-i şerif 100 adet okutulur. Fazla veya Aşağı okunmaz. Bu ism-i şerifin Asıl Virdi ise “HAKK” Esmasıdır.3

1- Said Nursî, Mektubat, s. 229.

2- Sözler (http://groups.yahoo.com/group/TasavvuF/message/2392)

3- Miftah’ül İrşad 1993