HAKK
Kur’an-ı Kerim’de kelime ve türevleri olarak 285 ayette geçer. İslam nazarında hakın kaynağı ilahi iradedir. Hakkın kaynağı Allah Celle Celaluhü Hazretleridir. 1
Hak, inkârı mümkün olmayan, ispat edilmesine gerek duyulmayan, varlığı kabul edilendir. Buna göre Yüce Allah Celle Celaluhü hazretlerinin varlığı kabul edilmesi gereken şeylerin ilkidir. O’nun varlığı, kabul etme emri henüz insanlara gelmeden kabul edilmiştir. Bu yüzden varlığı inkâr edilemez. Bütün varlık âlemi, O’nun varlığının apaçık delilidir. Yüce Allah Celle Celaluhü hazretlerinin her sözü ve fiili haktır. O’nunla buluşmak haktır. O’na dayanan ve dayandırılan her şey hak ve gerçektir. O, Hak olmakla gerçeklerin gerçeğidir. O’nu bilmek, bilgilerin en gerçeğidir. O’nu ikrar etmek sözlerin en gerçeğidir.
Bir kimse bir şeyi kaybetse, bir parça kağıt üzerine “Ya Hakk” lafzını yazsa ve geceleyin o kağıdı eli üzerine koyup gökyüzüne baksa o zayi eylediği şeyi Allah Celle Celaluhü hazretlerinin izniyle bulur.2
Lokman Suresi 30’uncu ayetinde: İşte böyle; şüphesiz Allah, O, Hak olandır ve şüphesiz O’nun dışında taptıkları (tanrılar) ise, batıldır. Şüphesiz Allah, Yücedir, büyüktür. Buyruluyor.
Zaman ve mekân canlı-cansız her şey gibi ‘yaratılmış’ kavramlardır. Zaman ve mekânın hiç olmadığı bir anda yoktan bir madde âlemi yaratılmış ve bu âlem içinde zaman-mekân kavramları oluşmuştur. Şöyle ki, zaman içinde geriye gittiğimizde bir sınırla karşılaşırız ve bu sınırın gerisine asla geçemeyiz. Bir olay için kullanabileceğimiz en eski ifade, ‘evrenin yaratılış anı’dır. Hatta bugün bilim çevrelerinde tespit edilen sınır, kâinatın yaratılma anından itibaren 10–43 saniyedir. Bu zaman diliminden öncesi için ne zaman ne de mekân tanımlanamamaktadır.
Bu noktada karşımıza zamanın ve mekânın olmadığı bir boyut çıkar. İnsanın sınırlı olduğu bu iki kavram belirli bir anda ‘yaratılmış’ olduklarına göre, bu yaratılıştan önce bir zamansızlık ve mekânsızlık mevcuttu. İşte bizlerin asla dışına çıkamadığımız bu kavramları yaratan onların tamamen dışında olan Allah Celle Celaluhü hazretleridir.
Allah Celle Celaluhü hazretleri zamandan ve mekândan münezzehtir ve dolayısıyla varlığı her zaman mevcuttur. Asla değişmez. Tek gerçek varlık o’dur, O’nun Zatı dışında her şey ancak O’nun ‘ol’ demesiyle var olmuştur. Allah Celle Celaluhü hazretlerinin Zatı dışında her şey ölümlüdür ve yok olucudur. Kuran’da da bildirildiği gibi Hak olan yalnızca o’dur.
Yüce Allah Celle Celaluhü hazretleri Taha Suresi, 114’üncü ayetinde: Hak olan, biricik hükümdar olan Allah Yücedir. Onun vahyi sana gelip-tamamlanmadan evvel, Kur’an’ı (okumada) acele etme ve de ki: “Rabbim, ilmimi artır.” Yine Hac Suresi 6’ncı ayetine: İşte böyle; şüphesiz Allah, hakkın kendisidir ve şüphesiz ölüleri diriltir ve gerçekten her şeye güç yetirendir. Kehf Suresi 44 ‘üncü ayetinde: İşte burada (bu durumda) velayet (yardımcılık, dostluk) hak olan Allah’a aittir. O, sevap bakımından hayırlı, sonuç bakımından hayırlıdır.
Bu Esmâ-ül Hüsna Nefs-i Mutmaninne dairesinde olan salikin okuduğu asıl virdidir.Kadiri tarikatının Halisiyye ve Hayriyye Kollarında bu ism-i şerif 100-300-500 adetlerinde okutulur. Bu ism-i şerifin furuu ise “Ehad” ism-i şeridir.3
1-Esmâ-ül Hüsna, Karınca Yayınları, Nisan 2004 2- Miftahü’l Kulûb, Kalplerin Anahtarı, (Fethiye Evradı Bölümü) M. N. Ş. Nakşıbendî, Bedir Yayınevi, 2001
3- Miftah’ul İrşad 1993
4-www.biriz.biz ve www.allahınisimleri.net adreslerinden de yararlanılmıştır.