ZİKRULLAH

Allah Celle Celaluhü Hazretlerini zikretmek, manevî hareketin ve Allah Celle Celaluhü Hazretlerine yakınlığa doğru seyr ve sulûk etmenin başlangıç noktası sayılabilir. Sulûk eden bir insan zikir vasıtasıyla yavaş yavaş madde ufuğundan daha yukarılara çıkar, sefa ve nuraniyet âlemine ayak basar ve Allah Celle Celaluhü Hazretlerine yakınlık makamına ulaşıncaya kadar yavaş yavaş mükemmelleşir. Allah Celle Celaluhü Hazretlerini, anmak ibadetlerin ruhu ve onların meşru oluşunun en büyük hedefidir. Çünkü her ibadetin değeri insanın teveccüh miktarı kadardır. Ayet ve hadislerde Allah Celle Celaluhü Hazretlerini zikretmek konusunda pek fazla tavsiyeler edilmiştir.

Allah Celle Celaluhü Hazretleri Ahzab suresi 41’inci ayetinde şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler, Allah’ı çokça zikredin (anın).”

Yine Al-i İmran suresi 191’inci ayetinde buyuruyor ki: “Onlar (akıl sahipleri), ayakta iken, otururken, yan üzeri yatarken, Allah’ı zikreder ve göklerin ve yerlerin yaratılışı hakkında düşünürler. (Ve derler ki:) Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen münezzehsin, bizi ateşin azabından koru.”

A’la suresi 14-15’inci ayetlerinde de şöyle buyurmaktadır: “Gerçekten de kendini temizleyip arınan ve Rabbinin adını anıp da namaz kılan kurtulur, murada erer.”

Yine İnsan Suresi 25’inci ayetinde buyuruyor ki: “Ve sabah, akşam Rabbinin adını zikret.”

Al-i İmran Suresi 41’inci ayetinde de şöyle buyuruyor: “Rabbini çokça zikret ve akşam, sabah O’nu tesbih et.”

Allah Celle Celaluhü Hazretleri Nisa Suresi 103’üncü ayetinde şöyle buyuruyor: “Namazı bitirdiğinde, Allah’ı ayaktayken de, otururken ve uzanırken de zikredin.”

Allah Celle Celaluhü Hazretlerini zikir, manevi gıda olup, yemek yemek gibidir. Mana yoluna giren sülük eden vuslatı nispetinde zikretmelidir. Fazla zikreder, kalbinde fazla ateş olursa haramlardan kaçamaz. Her ne kadar çok lezzetini duyar ve birtakım zuhuratı da olur ise bunlara iltifat etmemelidir. Feyzin devamı yalnız şeriattır. Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin şeriatı sevenler ve icra eden kulları, tarikattan feyz almışlardır.

Zikir, emridir. Cenabı Hakk Celle ve Ala Hazretleri, Zatını daima ve çok zikredilmesini emretmiştir. Cenabı Hak Celle Ve Ala Hazretlerini zikretmek vacibdir. Vacibi terk eden azaba çarptırılır. Azapdan kurtulmak için Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretlerini daima zikretmek lazımdır. Bu da Tarikat-ı Aliye yoluna girmekle olur

Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretleri aklıselim olan kullarına Kaf Suresi 37’nci ayetinde şöyle buyuruyor: “Muhakkak ki bu surede anılanlarda, aklı olan yahut kendisi huzurlu bir kalb içinde olduğu halde (nasihatlere) kulak veren kimse için, bir ibret dersi vardır.”

Hazreti Muhammed Sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz’e Yüce Allah Celle Celaluhü hazretleri Saf Suresi 2’nci ayetinde şöyle buyurur:

“O halde (Ey Resulüm, müşriklerin öldükten sonra dirilmeyi inkâr edişlerine dair) onların laflarına karşı sabret de Rabbini güneşin doğuşundan önce (sabah namazında) ve batmadan önce (öğle ve ikindi namazlarında) hamd ile tesbih et. Bir de gecenin bir kısmında (akşam ve yatsı namazlarında) ve namazların sonlarında O’nu tesbih eyle.”

Yine Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretleri Mü’min Suresi 60’ıncı ayetinde buyuruyor ki: “Bana dua edin, size karşılığını vereyim. Bana ibadet etmekten büyüklenip yüz çevirenler, muhakkak ki küçülmüş kimseler olarak cehenneme gireceklerdir.”

Allah Resulü Sallallahu aleyhi vesellem efendimizin bizlere bıraktığı emanet olan iki şeye sımsıkı sarılmalıyız. O emanetin birisi Kur’an-ı Kerim, birisi de Hadis-i Şeriftir Bu iki emanete sımsıkı sarılırsak ebedi âlemde mahrum olmaz, Yol kesicilere aldanmaz. Dünya menfaati için dinini satanlardan olmayız.

Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin dostları, Kur’an-ı Kerim’e, Hadis-i Şeriflere sımsıkı sarılıp Yüce Mevla’nın rızasına takva yolu ile ermişlerdir. Onlar Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin Yüce Peygamberimiz Sallallahu aleyhi vesellem efendimize indirdiği Ayet-i Kerime’lerini başlarının tacı bildiler ve bu nurlu yolda sabrettiler. Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretleri Tur Suresi 48’inci ayetinde şöyle buyurur: “Rabbinin hükmüne sabret, çünkü sen muhafazamız altındasın. (Uykudan veya herhangi bir yerden) kalktığın sırada Rabbine hamd ile tesbih eyle.”

Hazreti Muhammed Sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz buyurdu: “Sabah namazımı kıldıktan sonra, güneş doğana kadar, bir cemaatle Allah Celle Celaluhü Hazretlerini zikretmekliğim, bana dünyadan ve dünyada bulunan her şeyden daha çok sevgilidir.”1

Ebu Abdullah Evheb bin Münebbih Radıyallahu anh Hazretleri demiş ki: “Dervişlerden bir dost edinin! Çünkü kıyamet gününde devlet onlarda olacak. Ve yine demiş ki: “Allah Celle Celaluhü Hazretleri Hazreti Davud Aleyhisselam’a Vahiy ile buyurmuş ki: “Sırattan en süratli geçecek kimse benim hükmüme razı olan ve dilleri de zikrimden ıslak bulunanlardır.”2

Seyyide Ayşe Binti İmam-ı Cafer-i Sadık Radıyallahu anh hazretleri diyor ki: “Ya Rabbi! İzzet ve celaline yemin ederim ki, şayet beni cehenneme sokarsan, dünyada çektiğim tevhidleri elime alırım ve cehennem halkına: ‘Bakınız! Ben Allah Celle Celaluhü Hazretlerini bunlarla tevhid ettim. O bana azab ediyor diye dolaşırım.”3

Her kim dünyada genişlik ve bolluk vaktinde Allah Celle Celaluhü Hazretlerini zikri ile tanırsa Allah Celle Celaluhü Hazretleri de şiddet zamanında ihsan ve acımasıyla ona yaklaşır. Zira Allah-ü Zülcelâl Hazretlerinin azabından zikirden daha fazla kurtarıcı hiç bir şey yoktur. Zikir kulun üzerine rahmet yağmasına ve meleklerin kuşatmasına ve rahmetin çevrelemesine de sebeptir.

Zikrin hakikati, Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretlerini daima hatırdan çıkarmayıp zatını unutmamak ve emirlerine de sımsıkı sarılmaktır. Tövbe Suresi 67’nci ayetinde “Münafık erkeklerle münafık kadınlar birbirlerine benzerler. Onlar kötülüğü emrederler. İyilikten alıkoymaya çalışırlar. Ellerini sıkı tutarlar (Hayır yapmazlar). Allah’ı unuttular. Allah da onları unuttu (Hidayetinden mahrum etti). Doğrusu münafıklar hep fasıktırlar.” Ayet-i Kerime’de bildirildiği gibi Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin unuttuğu ve Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretlerini unutan münafıklardan olmamak için âleme gönderiliş gayesi olan Zikrullahı dilimizden, kalbimizden hiç çıkarmamalıyız.

ZİKRULLAHA AİT AYET-İ KERİMELER

Zikrullah hakkında Kur’an-ı Kerim’de nice Ayet-i Kerime’ler vardır. Elimizden geldiği kadarıyla bunlardan bazılarına işaret etmeye çalışacağız. Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin bu mübarek sözlerine kulak verelim ve ona göre amel etmeye çalışalım. Umulur ki, Allah Celle Celaluhü Hazretleri bizlere acır, ve af ettiği kullar arasına koyar. Nitekim Zariyat Suresi 56’ncı ayetinde şöyle buyuruyor. “Ben İnsanları ve Cinleri beni tanısınlar, beni ansınlar ve bana ibadet etsinler diye yarattım.”

İnsanların yaratılmalarının Hikmeti, Allah Celle Celaluhü Hazretlerini tanıyıp O’na ibadet ve kulluk ederek O’nu Zikretmek olduğu, bunun dışında tüketilen ömrün ve emellerin Zayi edilmiş bulunduğu beyan buyrulmuştur.

Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretleri Ahzab Suresi 41-42’nci ayetlerinde buyurur ki: “Ey İnananlar! Allah’ı türlü tesbihler çekerek çok zikrediniz ve O’nu sabah akşam tesbih ediniz. Zira o sizi karanlıklardan nura çıkarandır.”

Ankebut Suresi 45’inci Ayetinde şöyle buyurur: “Muhakkak ki Allah’ın zikri en büyük iştir. Allah Hazretlerinin sizi anması, sizin O’nu anmanızdan daha büyüktür.”

Yine Nisa Suresi 142’nci ayetinde buyurur ki: “Münafıklar Allah’ı zikretmezler. Zikretseler de pek az zikrederler ki, o da ağızlarındadır. Zanlarınca Allah’a hile yaparlar. Allah da hilelerini başlarına geçirir.”

Bu Ayet-i Kerimeden de anlaşılıyor ki bir mü’min, âleme gönderiliş gayesini yerine getirip mana yoluna Sülük (Zikri Telkin) edip sabah ve akşam Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin zatını zikretmediği zaman münafıklık alametiyle baş başa kalır.

Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretleri Bakara Suresi 152’nci ayetinde şöyle buyuruyor: “O halde siz, bana itaat ve ibadet ederek Beni anın (zikredin) ki, bende sizi mağfiretimle anayım. Nimetlerime şükredin de nankörlük yaparak küfre varmayın. (Beni ve nimetlerimi inkar etmeyin)”.

Nur Suresi 36-37’nci ayetlerinde ise Şöyle buyuruyor:“Bir takım evlerde ve camilerde ki, Allah onların rifatlendirilmesine ve içlerinde isminin zikrolunmasına izin verdi. Onlar da sabah, akşam O’na tesbih ederler. Öyle rical ki, ne alım ne satım ve ticaret, onları Allah’ı zikretmekten alıkoymaz.”

Mescitler, alışverişten ve diğer dünya işleri ile uğraşmaktan ve bunlara ortam olmaktan kurtarılmalıdır. Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin gayeyi anlatan Ayetleri şöyledir:

Kehf suresi ayet 28’de: “Ve o kimseye itaat etme ki, kalbini zikrimizden gafil bırakmışızdır. Keyfinin ardına düşmüş ve işi haddini aşmış olmuştur.”

İnsan suresi ayet 25’de: “Rabbinin ismini sabah ve akşam zikret habibim. Allah’ın Celle Celaluhü zikrine bütün vakitlerde devam et.”

Cenabı Hakk Celle Celaluhü Zümer Suresi 22’nci Ayetde şöyle buyuruyor: “O halde vay o Allah’ın zikrinden kalpleri katılara. Onlar bir açık delal içindedirler.” Kalbleri yoğunlaşıp katılaşarak aleme gönderiliş gayesini araştırmayıp unutanlar, Allah’ın zikrini kabul etmeyen kimselere yazıklar olsun ki, Cehennemin veyl deresine düşerler.

Hac Suresi 34’üncü Ayetinde ise şöyle beyan eder: “Her bir ümmete bir mensek meşru kıldık, Allah’ın ismini zikretsinler diye.”

Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretleri bahtiyar kulları hakkında Şuara Suresi 227’inci Ayetinde şöyle buyurmaktadır:

“Ancak îman edip amel işleyenler ve Allah’ı Celle Celaluhü çok zikredenler o mazmum hallerden müstesnadırlar.”

Yine Al-i İmran Suresi 191’inci Ayetinde buyruldu ki: “Sağduyulular o kimselerdir ki, ayakta iken, otururken ve yatarken daima Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı hakkında Allah’ın varlığını isbat için iyice düşünürler ve şöyle derler: ‘Ey Rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın. Sen batıl şey yaratmaktan münezzehsin (Berisin). Artık bizi Cehennem ateşinden koru.’ derler.”

Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretleri Haşr Suresi 19’uncu ayetinde buyurur ki: “Öyle kimseler gibi olmayın ki, Allah’ı unutmuşlardır da, Allah da onları kendilerine unutturmuştur. İşte onlardır ki, bütün fasıklardır, bozulmuş güruhtur.”

Allah Celle Celaluhü Hazretlerini unutmak, zikrin zıttıdır. Unutma sebebiyle kalbden Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin zikri silinir. Bu sebeple Allah Celle Celaluhü Hazretlerini zikretmeyi unutmayı Cenab-ı Hak Celle Celaluhü Hazretleri çok zemmetmiştir.Necm Suresi 29’uncu ayetinde beyanla:“Onun için sen iraz et. Öyle kimselerden ki, bizim zikrimizden yüz çevirmiş, dinlemiyor, aldırmıyor.” buyuruyor.

Furkan Suresi 29’uncu ayetinde ise:“Vallahi o sapıttı. Beni zikirden Allah’ı anmaktan ve Kur’an ahkâmına bağlanmaktan bana Kur’an gelmişken şeytan insanı helake düşürendir.”

Zümer suresi 37’nci ayetinde devamla:“Kime de Allah Celle Celaluhü hidayet verirse onu da saptıracak yoktur. Allah (imansızlara) galip gelen intikam sahibidir.”

Hadid Suresi 16’ncı ayetinde ise“O iman edenlere çağrı gelmedimi ki, kalbleri Allah’ın Celle Celaluhü zikrine ve inen Hakk Celle Celaluhü aşkına huşu ile coşsun ve bundan evvel kendilerine kitap verilmiş, sonra üzerlerinden uzun zaman gcçip dee kalbleri katılaşmış ve ekserisi fıska dalmış bulunanlar gibi olmasınlar.”

Hazreti Muhammed Sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz: “Kendine merhamet etmeyene başkası merhamet etmez.”4 diye buyurmuştur.

Ara sıra zikir ve tasavvuf aleyhinde konuşanlar, camide cemaatle zikrin bid’at olduğunu, bu nedenle camide cemaatin cemaatle zikir yapmalarını men edenleri görüyoruz. Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretleri bu hususta Bakara Suresi 114’üncü ayetinde şöyle buyuruyor

“Allah’ın mescitlerinde Allah’ın ismi anılmaktan (zikretmekten) men eden ve harab olmaları yolunda çalışan kimselerden daha zalim kim vardır? Bunların mescitlere ancak korka korka girmek hakları vardır. Onlara dünyada zillet ve rüsvaylık vardır. Ahirette en büyük azap da onlarındır. ”

Yine Enfal Suresi 24’üncü ayetinde şöyle buyurur:“Ey müminler! Peygamber size hayat verecek olan şeriat emirlerine sizi davet ettiği zaman Allah’a ve Resulüne icabet edin. Bilin k,i Allah gerçekten kişi ile kalbi arasına girer (Her şeyine hakim olur canını alır) ve siz muhakkak toplanıp ona varacaksınız.”

Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretleri Taha suresi 126’ncı ayetinde buyuruyor ki:

“Allah da şöyle buyuracaktır: Öyledir. Sana Ayetlerimiz geldi de sen onları unuttun. İste bu gün de öylece unutuluyorsun.”

Cuma Suresi 10’uncu ayetinde şöyle buyuruyor.“Allah’ı çok zikredin, taki umduğunuza kavuşasınız.”

Furkan Suresi 28’inci ayetinde ise “Ah nolaydı, keşke falanı dost edinmeyeydim. Beni zikirden saptırdı.” buyuruyor.

Zikrin hakikati, Allah Celle Celaluhü Hazretleri’nin “Mütekellim” ismi ile tecelli etmekten ibarettir. Zira cem ve tafsilde mertebeleri itibariyle “Kelam” sıfatını açıklar. Zikrin Alası, cem makamında olanıdır. Allah Celle Celaluhü Hazretleri önce kendi Zatını zikrettikten sonra, Resulü Ekrem Sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz’i ve daha sonra diğer Peygamberleri almış ve methetmiştir Sonra Mukarreb Melekleri ve daha sonra mücerred Ruhları, bundan sonra bedenleri zikretmiştir. O halde Allah Celle Celaluhü Hazretlerini zikir, gaza ve bütün ibadetlerden üstündür. Çünkü diğer ibadetlerin (namaz, oruç, zekât, hac) Sevabı Cennet, zikrin mükafatı ise bizzat Allah Celle Celaluhü Hazretleridir, Cemalullah’a ermektir. Allah Celle Celaluhü hazretlerinin rızası içindir. Muhabbeti, aşkı içindir. Muhabbeti Resulü içindir. Zikrin manası ise anmaktır. Allah Celle Celaluhü Hazretlerini unutmamaktır. Nitekim Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretleri Haşr Suresi 198’uncu ayetinde “O kimseler gibi olmayın ki, Allah’ı unutmuşlar, Allah da onları kendilerine unutturmuştur.” buyurarak Rabbini az Zikreden münafıkları Zemmetmiştir.

Kehf Suresi 24’üncü ayetinde “Unuttuğun zaman Rabbin Celle Şaneyi Zikret.” Yani –Rabbini Zikrettiğin zaman Rabbinden gayrı her şeyi hatta kendi nefsini dahi unut.– demek olur. Ancak böyle olursa zikirde ortak koşulmamış bulunur. Bir de –Ölümünde olduğu gibi Allah Hazretlerinden gayrisini unut.– demektir.

Zikirde Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretlerine ortak koşulmamak (La ilahe illallah) denildiği zaman Allah Celle Celaluhü Hazretlerinden gayrı her şeyi tamamıyla unutmakla mümkündür. Bunu yapabilmek için de zikre o kadar devam etmelidir ki, zikir kalbe yetişsin ve âleme gönderiliş gayesi hâsıl olsun. Kalpten de Ruha erişsin, oradan da talibe ilahi sevgi ve yakınlık belirtileri ortaya çıksın. Bunun için de Talibin beşeriyet sıfatlarını tamamıyla mahvetmesi lazımdır. O kadar ki, kendi adını ve bütün çevresini dünyayı ve dünya içindeki her şeyi unutması gerektir. Ta ki, “Adın nedir?” diye sorulduğu zaman, Zikrullah ettiği Mabudunun adını söyleyivermelidir. Ancak Zikir Allah-ü Azimüşşan Hazretlerinin ve Resûllüllah Sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz’in buyurduğu şekilde kaideleri ve şartları üzere yapılırsa Zikrullahın Faziletleri hâsıl olur.

Nitekim Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretleri İsra Suresi 44’üncü ayetinde şöyle buyuruyor: “Yedi gök ve yer bir de bunlar içinde bulunanlar (İnsan, cin ve melekler) Allah’ı tesbih ederler. Hiç bir varlık yoktur ki, O’nu hamd ile tesbih etmesin. Fakat siz onların tesbihini (dillerini bilmediğinizden) anlamazsınız. O Celle Celaluhü gerçekten Halim’dir, Ğafur’dur.”

Eğer her şeyde gönül olmasaydı, o şey Hakk’ı ne bilir, ne de tesbih erderdi. Âlemlerin Fahr-i Ebedisi Sallallahu aleyhi vesellem efendimizin inananlara bıraktığı o iki emanete (Kur’an-ı Kerim ve Sünnet-i Resûllüllah) hıyanet etme. Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin ayetlerinin bazılarını müminlere anlatıp bazılarını saklamayasın. Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin emirlerini ve O’nun Habib Muhammed Mustafa Sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz’in sünnetini kısıtlamadan anlat. Anlat ki, Huzurullah’ta vereceğin sualin kolaylaşmış olsun. Yoksa eğer Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin ve O’nun Resulü Muhammed Mustafa Sallallahu aleyhi vesellem efendimizin emirlerinin bazılarını gizler anlatmazsak, korkarım ki, Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin şu Ayet-i Kerimesi’ne muhatap oluruz. Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretleri nitekim Bakara 175-176’ncı ayetlerinde buyururlar ki: “Onlar Hak yolu bırakıp sapıklığı mağfiret yerine azabı salın almış kimselerdir. Onlar ateşe ne de sabırlıdırlar. (Bu azabın sebebi şudur) Çünkü Allah’ın Hak olarak gönderdiği kitabın Hükmünü gizlediler. Kitabın bir kısmını ikrar ve bir kısmını inkâr etmek suretiyle ihtilafa düşenler, Haktan uzak bir ayrılık içindedirler.

Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretleri, âleme gönderiliş gayesini yerine getirmeyen, Kur’an-ı Azimüşşan’ın hakikatlarını açıklamayanlar hakkında Nisa Suresi 140-145’inci ayetlerinde şöyle buyuruyor:

“Allah münafıkları ve kafirleri cehennemde bir araya toplayacaktır… Şüphesiz münafıklar cehennemin en aşağı katındadırlar.”

Allah Celle Celaluhü Hazretleri, âleme gönderiliş gayesini yerine getirmeyen, Yüce Zatını unutanlar hakkında Zuhruf Suresi 36’ncı ayetinde buyurur ki:

“Her kim Rahmanın zikrinden göz yumarsa, biz ona şeytanı musallat ederiz. Artık bu ona arkadaştır.”

Nisa Suresi 103’üncü ayetinde şöyle buyurmaktadır: “O korkulu zamanda namazı kılıp bitirdikten sonra ayakta iken, otururken, yanlarınız üzere yatarken hep Allah’ı zikredin, Sükûn ve emniyet haline geldiğiniz vakit namazı tam erkân ile kılın. Çünkü namaz müminlerin üzerine vakitleri belirli bir farz olmuştur.”

Yine Cenabı Hakk Celle Celaluhü Hazretleri İsra Surersi 83’üncü ayetinde şöyle buyuruyor:“Biz insana (sağlık ve genişlik gibi) nimet verdiğimiz zaman, Allah’ı Celle Celaluhü anmaktan yüz çevirip yan çizer, ona fenalık dokununca da pek ümitsiz olur. Allah’ın Celle Celaluhü ihsanından ümidini keser.”

Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretleri Haşr Suresi 21’inci ayetinde buyuruyor ki: “Eğer biz bu Kur’anı bir dağın üzerine indirseydik, muhakkak o dağı Allah korkusundan baş eğmiş, parçalanmış görürdün. Bu temsiller yokmu işte biz onları insanlar için yapıyoruz. Olur ki düşünürler.”

Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin dehşetli gününe, âleme gönderiliş gayesini gücümüz yettiği kadar yerine getirip hazırlanıyor muyuz? Sıkıştığımız zaman “Allah büyüktür. Affeder” diye avunuyor muyuz? Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretleri elbette af eder. Şayet bir kul olarak O’nun bize verdiği güç kuvvet ile yolunda bulunursak, O her şeye kadir’dir, af edicidir ve af etmeyi sever.

Şöyle bir düşünelim halimizi, bize sorulduğu zaman “Elhamdülillah Müslüman’ım” deriz. Eğer bize “Allah’a ve Resulüne inanıyor musun diye sorulduğu zaman, “Elbette inanıyorum.” deriz.” Allah’ı ve Resulünü de seviyor musun?” denildiği zaman, “Seviyorum.” deriz. Seven sevdiği ile beraber olup yolunda bulunur. Fakat Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin Ayetleri ve Resul-ü Azam’ının da Hadis-i Şerifleri anlatıldığı zaman kabul etmiyor ve inadında ısrar ederek sayılı nefesimizi Allah ve Resulünün emirlerine kulak vermeden unutarak sağlık, sıhhat ve selametini, boş vakitlerini hep boşa harcıyoruz. Dünyadan ebedi aleme gidince “Eyvah!” diyen “Ah!” çekenlerden biri olmayalım. Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretleri bu hususta Saffat Suresi 20-21’inci ayetlerinde şöyle buyuruyor: “Çünkü O (Sura ikinci defa) bir üfürüştür ki, derhal kabirlerinden kalkıp başlarına gelecek şeyi gözetlerler. Şöyle derler; eyvah bizlere: Bu Hesap günüdür.”

Yine Yasin Suresi 52’nci ayetinde şöyle beyan ediyor“Eyvah başımıza gelenlere: Kim kaldırdı bizi uyuduğumuz yerden? İşte bu O Rahman’ın Celle Celaluhü vaad buyurduğu (kıyamet), doğru imiş o gönderilen Peygamberler derler.”

Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretleri zatını zikreden erkekler ve kadınlar hakkında Ahzab Suresi 35’inci ayetinde şöyle buyuruyor: “Allah’ı çok zikreden erkekler ve kadınlar var ya, Allah bunlara bir mağfiret ve büyük bir mükafat hazırlamıştır.”

Aleme gönderiliş gayesini unutmamalı, gayeyi yerine getirmeye gayret etmeli. Artık ahiret alemine göçtüğümüz zaman geriye dönüşümüz yok. Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretleri Mü’minun Suresi 99-100’üncü ayetlerinde şöyle buyuruyor: “Nihayet o müşriklerin her birine ölüm geldiği vakit şöyle diyecekler: ‘Rabbim! Beni dünyaya geri çevir, taki ben Terk ettiğim imanı yerine getirip salih bir amelde bulunayım.’ Hayır! (Artık dünyaya dönülmez) Müşriklerden her birinin söylediği bu sözler söyleyene ait faydasız bir laftır. Önlerinde ise mezar vardır. Diriltilecekleri güne kadar oradadırlar.”

Bu dünyaya ebedi kalmaya gelmedik. Bir müddet burada ekip biçeceğiz. Burası bir tarladır. Ebedi alemde kalacağımız kadar şu imtihan odası olan toprak alemde hazırlanmalıyız. Elli altmış senelik ömrümüz bir anda son demine gelir.. Ebedi aleme eli boş gideriz. Yüce Allah Celle Celaluhü hazretleri Enam suresi 32’nci ayetinde şöyle buyuruyor:“Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Elbette ahiret yurdu, takva sahipleri için daha hayırlıdır. Hala aklınız başınıza gelmeyecek mi?”

Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin izni olmadıkça hiç kimseye ölmek yoktur. Ölüm zamanı Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin ilminde kararlaşmış bir yazıdır.

Al-i İmran Suresi 145’inci ayetinde “Kim bu dünya menfaatini isterse, kendisine ondan veririz ve kim de ahiret sevabını isterse bunada ondan veririz. Şükredenlere ise muhakkak mükâfat vereceğiz.” buyuruyor.

Allah Celle Celaluhü Hazretleri Zikredildiği zaman yahut kendimiz zikrettiğimiz zaman kalbimiz çarpıyor mu? Gözümüz O’nun Heybet ve Kudretinden yaşarıyor mu? O’nun sevgisinden heyecan duyuyor muyuz? Cildimiz O’nun Celalinden diken diken oluyor mu? Emrettiği şeyleri yapıp, menettiği şeylerden kaçınabiliyor muyuz? Yok eğer öyle olmayıp Allah Celle Celaluhü Hazretlerini dilimizle zikredip O’nun her şeye kadir olduğunu söyleyip kalbimiz buna inanmıyorsa, veya “Allah vardır, her şeyi gören odur” deyip beri tarafta sanki yokmuş gibi (haşa) türlü kötü fiilleri işlersek yani Sözümüz başka, fiilimiz başka ise, o kimsenin kalbi, ruhu hastadır. Öyle kalbin sahibi, okunan Kur’an’ı değil, okuyanın sesini dinler. Hatta o Kelamullahı dinlemekten dahi canı sıkılır. Bunlar Allah Celle Celaluhü Hazretlerine tevvekkül de etmezler, edemezler. Zira kalpleri gerçekten Allah Celle Celaluhü Hazretlerine iman edememiş kimselerdir. Elbette bu kimseler gerçekten namaz da kılmazlar. Kılsalar bile borç kalksın diye kılarlar. Zira Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretleri bu hususta Maun Suresi4-5-6’ncı ayetlerinde şöyle buyuruyor:

“Artık şiddetli azab olsun (nifak suretiyle) namaz kılanlara– onlar namazlarından gafildirler- onlar (namazlarıyla insanlara) gösteriş yaparlar.”

Böyle namaz ise insanı Hakk’a götürmek şöyle dursun, belki O’ndan uzaklaştırır. Hele böyleleri, yani kalbleri inanmadığı halde inanmış görünen, sözleri başka fiilleri başka olanlar, zekatlarını da veremezler. Üstelik kimseye yardımları dokunmaz. Hayırlı işlere mani olurlar.

Kendimizi bu ayetle bir ölçelim! Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin indindeki mevkiimizi bu Ayet-i Kerime’lerle bir öğrenelim. Dünya pazarına ekip biçmeye geldik, yakın bir zaman sonra gideceğiz. Uzak bir yolun yolcusu ve korkulu yerlerden geçeceğiz. Yüce Allah Celle Celaluhü HazretleriAhzab Suresi 21’inci ayetinde buyuruyor ki:

“Gerçekten Allah’ı, ahiret gününü arzulayanlar ve Allah’ı çok zikredenler için size Allah’ın Resulünde pek güzel bir örnek vardır.”

İşte hayat bundan ibarettir. Dünyasını Ahireti için terk eden de iki cihanda mesrur olur. Seven sevdiğini çok zikreder. Unutmamalı ki, kişi sevdiği ile beraberdir. Seven sevdiğinin dilediğini canına minnet bilir ve hemen yerine getirir.

Yüce Zatını anmak (Zikretmek) hususunda hayvanlar hakkında Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretleri Enam Suresi 38’inci ayetinde şöyle buyuruyor:

“Yerde yürüyen hayvan ve iki kanadıyla uçan kuşlardan hepsi (yemek, içmek, zikretmek hususunda) ancak sizin gibi ümmetlerdir.”

ZİKRULLAHA AİT HADİS-İ KUDSİLER

Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretleri, Ayet-i Kerimelerde zikrin önemini, zikretmenin faziletini bize bildirdiği gibi, Resulü Sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz nezdinde tüm inananlara zikrin mahiyetini Kudsi Hadislerde de beyan etmiştir.

Ölülükten kurtulmuş, Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretlerini ve Resulünü, ahiret alemini ölümünü unutmayan, daima Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretlerini hatırlayan, O’nun huzurunda Zatını zikretmek için oturan bahtiyar kulları hakkında Hadis-i Kudsilerinde şöyle buyuruyor: “Ben beni zikreden kulumla beraber otururum, zikredenle beraber olurum.”5

Yine buyurur ki: “Ey Adem oğlu! Sen Beni zikrettiğin müddetçe muhakkak Bana şükredersin. Zikri yapmayarak Beni unuttukça da Bana küfredersin. Yani nankörlük ve küfrü nimet etmiş olursun.”6 Anlaşılıyor ki, Cenab-ı Hakk Celle Celaluhü Hazretlerinden gafil olmamalıdır.

Ve yine Hakk Celle ve Ala Hazretleri buyuruyor: “Ey Adem oğlu! Sen Beni zikredersen, Ben de seni zikrederim.”7

Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretleri başka bir Kudsi Hadisinde buyuruyor: “Ben, Beni zikredenle beraberim.”8 Zikreden, zikri ile Allah Celle Celaluhü Hazretlerine öyle kemali yakınlık ve tamamı ünsiyet tahsil eder ki, o kurbiyyet ve ünsiyetin gereği olan cülus, Cenabı Hak Celle Celaluhü Hazretleri onu zatına izafe etmiştir ve “Onlar benim celis kullarımdır.” buyurdu.

Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretleri diğer Kudsi Hadiste buyurur ki: “Ey Ademoğulları! Eğer tamamen başkalarından ayrılıp benim ibadetimle meşgul olsanız, size öyle gönül tokluğu veririm ki, yoksulluk asla size yol bulamaz. Şayet bana ibadetten vazgeçer de halk ile meşgul olursanız, kalbinizi dünyalık ile doldurur ve fakat size yoksulluk kapılarını açarım da bir vakit ihtiyaçtan kurtulamazsınız.”9

Yine Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretleri buyuruyor: “İhlas benim sırlarımdan bir sırdır. Onu sevdiğim kulumun gönlüne yerleştiririm.”10

Bir başka Kudsi Hadis de şöyle: “Beni bilen Beni arar, Beni arayan Beni bulur. Beni bulan Beni sever, Beni seveni Ben de öldürür ve sonra da dili Ben olurum.”11

Cenab-ı Hakk Celle Celaluhü Hazretlerinin zikir ile meşgul olana bahşettiği güzelliklerden sadece birini şu Kudsi Hadis’te görelim: “Ey dünya! Bana hizmet edene sen de hizmet eyle. Sana hizmet edeni de bir köle gibi kullan.”12 İşte burada görüldüğü gibi, Cenabı Hakk Celle Celaluhü Hazretleri, kendi Zatını zikreden, O’nu her dem hatırlayan kullarına, dünyayı hizmetçi tayin ediyor, dünyayı o kullarının emrine veriyor. O’nun kudretinden şüphe duyan var mı? Varsa: “Ben burdayım!” desin. O zaman Cenabı Hakk Celle Celaluhü Hazretlerinin bu Hadis-i Kudsi’si vuku bulur.

Hülasa zikir ibadetlerin en şereflisi ve efdali ve azamı ekmelidir. Kalbi tasfiye ve nefisleri temizleme ve tekmili bakımından buyruldu ki: “Cenneti yarattım ve cennete yaraşır kimseler de yarattım. Cehennemi yarattım ve ona yaraşanları da yarattım. Tuba ve saadet cennete layık kıldığım kimselere olsun ve veyl ve azab da cehenneme layık kıldığım kimselere olsun.”13

Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretleri buyurdu: “Benim kulum Beni kendi başına zikrettiği zaman, Ben de onu kendi yanımda, zikrederim. Eğer Benim kulum Beni cemaat içinde anarsa (zikrederse), Ben de onu o cemaatten daha hayırlı bir cemaat içinde anarım. Eğer Benim kulum Bana bir karış yaklaşırsa, Ben ona bir arşın (bir kol uzunluğunda) yaklaşırım ve eğer benim kulum bana bir arşın yaklaşırsa bende ona bir kulaç yaklaşırım. Kulum Bana yürüyerek gelirse, Ben ona koşarak varırım.”14 Burayı iyi anlamak lazım. Hak Sübhanehu ve Teala Hazretleri, bizim anladığımız manada yaklaşma sergilemez. O, kuluna şah damarından daha yakın olduğuna göre, kulunu kulundan daha iyi bilir. O kulunun gönlünde tecelli eder. Kul ona ne kadar ibadet eder, O’nu ne kadar anar, zikrederse, Cenab-ı Hakk Celle Celaluhü Hazretleri o kuluna, daha çabuk yaklaşır, o kulunun gönlüne taht kurar, gönül sarayındaki sahte padişahları yıkar, yakar, tahta kendi Zatı oturur.

Kul, Allah Celle Celaluhü Hazretlerini hatırlarsa, Allah Celle Celaluhü Hazretleri de onun isteklerini hatırlar, karşılar. Şayet kul Allah Celle Celaluhü Hazretlerini nerede ve nasıl anarsa veya Allah Celle Celaluhü Hazretlerinden dileği nasıl olursa, O Celle Celaluhü da ona göre icabet eder ve kulun isteğini istediğinden daha fazla iltifatla karşılar. Lütfünü o kuluna ihsan eder.

Yine buyurur ki: “Bir kimse benden bir şey istemek için benim zikrimle meşgul olursa, Ben ona isteyenlerin istediklerinden daha üstününü veririm.”15

Nebiler Nebisinin Sallallahu aleyhi vesellem buyurduğu bir Hadis-i Kudsi’de âlemlerin Rabbi Celle Celaluhü şöyle buyurur: “Benim zikrim kendilerini meşgul edip Benden isteyecek vakit bulamayanlara, Benden isteyenlere verdiğimden daha çok veririm.”16 Burada şükretmek lazım. Nimet ayağa gelmiş… İstememek olmaz…

Allah Celle Celaluhü Hazretleri buyuruyor ki: “Ben kullarımla beraberim, kullarımın dudakları hareket ederken. (yani kulum (Allah) derken Ben de beraberim demektir.)”17

Kul Cenabı Hak Celle Celaluhü Hazretlerinin muhabbetinden dolayı kendinden geçer, dolayısıyla Cenabı Hak Celle Celaluhü Hazretleri’ne aşık olur. O’nu Celle Celaluhü sever. Cenabı Hak Celle Celaluhü Hazretleri de kuluna şöyle aşık olur ki, kulunu kendi muhabbetinde kendinden geçirir.”18

Bir Kudsi Hadiste Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretleri buyurur ki: “Kulum Bana nafilelerle yaklaşır. O kadar yaklaşır ki, Ben o kulumu severim. Bir kulumu da sevdim mi, onun gören gözü, işiten kulağı, tutan eli olurum. Benimle görür, Benimle işitir, Benimle tutar.”19

Bir Başka Kudsi Hadiste Yüce Allah Celle Celaluhü hazretleri şöyle buyuroyor: “Bana bir karış yaklaşana Ben bir arşın yaklaşırım.”20 Yani kul Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretlerine kulluk da ne kadar yaklaşırsa, Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretleri de kulunu daha fazlasıyla aşkına muhabbetine rızasına, Cemalullah’ına erdirir