İyad bin Ganem Radıyallahu anh hazretlerinin rivayet ettiği hadisi şerifte: Resulûllah Sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz şöyle buyururlar: “Ümmetimin içinde bir takım seçilmiş kimseler vardır ki, zahiren Allah Celle Celaluhü Hazretleri’nin rahmetinin genişliğinden dolayı gülerler, fakat azabının şiddetli olduğunu bildikleri için de içlerinden ağlarlar.”
İbn-i Ömer Radıyallahu anh hazretlerinden rivayet edilen Hadis-i Şerifte Resulûllah Sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz buyururlar ki: “Ümmetimin içinde her yüz senede iyiler bulunur. Bunlar beş yüz kişidir, kırkı ebdaldir. Bunlar her memlekette bulunur. Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin veli kulları, dünyanın ne olduğunu hakikatini bildikleri için dünyaya önem vermezler. Dünyanın güzelliklerine ve süsüne itibar etmezler. Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin veli kulları, dünyanın aldatmasından korunmuşlardır.”
Ebu Nasr rahmetullahi aleyh hazretlerinden rivayet edilen Hadis-i Şerifte Resulûllah Sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz yine buyurur ki: “Peygamberleri zikretmek ibadettir, ölümü zikretmek sadaka vermek gibidir. Kabri zikretmek sizi cennete yaklaştırır. Salihleri zikretmek günahlara kefarettir.”5
Hadis-i Şerif’teki zikretmek, onların yüksek mertebelerini, hallerini, güzel huylarını hatırlamak, söylemek demektir. Böylece bunları sevmek, Allah Celle Celaluhü Hazretleri sevgisindendir.
Evliyanın sohbetinde bulunmak, zikirden ve nafile ibadetten daha faydalıdır. Ashab-ı Kiram, birbirlerini görünce: “Biraz benimle otur, imanımı tazeleyeyim.” derlerdi.
Resulûllah Sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz ne buyuruyor: “Ümmetimin kâmilleri yağmur gibidir. Evvelinden mi ahirinden mi daha ziyade faydalanacağı malum değildir. Yağmur toprağa nasıl hayat verirse, evliya izamı da öylece ruhlara Allahın izniyle, feyz verir. Feyz almayan, yağmur almayan toprak gibidir.6
Said ibn-i Cübeyr Radıyallahu anh hazretlerinden rivayet edilen Hadis-i Şerif’lerinde Resulûllah Sallallahu aleyhi vesellem efendimiz: ‘Allah’ın veli kulları kimlerdir?’ diye sorulduğunda şu cevabı vermişlerdir: ‘Onlar öyle kimselerdir ki, görüldükleri zaman Allah Celle Celaluhü Hazretleri hatıra gelir.”7
Hazreti Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem efendimiz şöyle buyurdu:“Takvaya erenler, ulu kişiler, âlimler, fakihler, ilmi tebliğ edeceklerine dair kendilerinden kati söz alınmıştır. Yanlarında oturmak bereket, yüzlerine bakmak ise aydınlıktır.”8 Devamında da buyurur ki: “Takvaya erenler ulu kişilerdir. Fakihler öncülerdir. Yanlarında oturmak kişinin (feyz ve bereketini) artırır, timi ile faydalanan âlim bin abidden (ibadet edenden) efdaldir.”9
İmam- Ali Kerremullahi veche Efendimize şöyle buyurur: “Ey Ali! İslam üryandır. Giysisi takvadır, tüyleri hidayettir, süsü ise hayâdır, direği veradır, ayakta tutucusu da Salih ameldir. İslam’ın esası, beni ve Ehli Beytimi sevmektir.”10
Diğer Hadislerinde de şöyle buyurur: “Her şeyin bir kaynağı vardır. Takvanın kaynağı ariflerin kalpleridir.”11
Âlemlerin Fahr-i Ebedi’si, âleme gönderiliş gayesini yerine getirmeye gayret eden, Kur’an-ı Kerim’e ve Sünnet-i Seniyye’ye sarılan ve mana yolunda talib olanlara yol gösteren Mürşid-i Kamil’e teslim olup Zikrullah ile iştigal (meşgul) olan ümmeti hakkında da şöyle buyuruyor: “Her muttaki (gerçek anlamda sakınan) kimse, Muhammed’in ehlidir (ev halkıdır).”12
Nebiler Nebisi Sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz, dünyanın kötülüğünü şöyle beyan ediyor. Dünya melundur, içindeki de melundur. Ancak Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin zikri ile ve Allah Celle Celaluhü Hazretlerine gönül verenler, ilmiyle amil olan âlim veya talebe olanlar müstesna.”13
Nebiler Nebisi Sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz gerçek varisleri hakkında şöyle buyurur: “Ümmetimin velileri cennete amellerle girmezler. Cennete onlar Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin rahmeti, nefis fedakârlığı, kalp temizliği ve bir de Müslümanlara karşı olan merhametleri sayesinde girerler.”14
Diğer Hadis-i Şerif’lerinde de buyururlar ki: “Benden sonra ümmetimden bir kavim gelecek, Kur’an okuyacaklar, din tahsili yapacaklar, şeytan onlara gelip ‘Sultana gelseniz de maddi durumunuzu düzeltse, gene siz kendi inançlarınızı uygularsınız’ diyecek. İşte o zaman onun emri dinlenmemeli. Ümmetimin sonlarına doğru, mescitlerini süsleyip harabeye çeviren kavimler zuhur edecek, elbiselerine verdikleri önemi dinine vermeyecek, dünyalık yerinde olduktan sonra artık dinlerine ne olursa olsun aldırmayacaklar.”15
Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin emirlerini sırf rızası için anlatan gerçek varisleri hakkında şöyle buyuruyor: “Âlimlere saygı gösteren Allah’a ve Resulüne saygı göstermiş olur.”16
“Kalpden kalbe yol gider” denildiği gibi manevi bir cazibe ve ilahi bir hal zuhur eder. Her müslüman’ım diyenlerin bu hükümlere inanmak ve kabul etmek zorunluluğu vardır. Zira ilahi hükümlere inanmak imanın şartlarındandır. Aksi halde, İslam’la alakası kalmaz, imansız olur. Nasıl mı?
Yani evliyalık müessesesi, Kur’an ve Sünnet’le sabittir. Kur’anla sabit olan hükümleri inkâr etmek ise, küfrü mucip olur. Şu halde kitap ve sünnetle sabit olan İslami hükümleri hiç bir mümin inkâr edemez ve etmez. Ederse dinden çıkar ve yeniden iman tazelemesi lazım gelir.
Seyyid Ahmed Er Rufai Rahmetullahi aleyh Hazretleri buyurmuştur ki: “Allah-ü Teala Hazretleri, cahil kimseyi veli (dost) tutmaz.”
Burada âlimlerden murad, Cenabı Hakk Celle Celaluhü hazretlerini sıfatlarıyla bilip O’nu Celle Celaluhü tazim edenlerdir. Kimin ilmi yükselir ve artarsa, o nispette Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin korkusu da artar. Dinin zaruretlerini bilen her kişi, bildiğinin âlimidir. Bu hususta Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretleri Zümer Suresi 9’uncu ayetinde şöyle buyuruyor: “(Ey Resulüm, onlara) de ki: ‘Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak gerçek akıl sahihleri anlar (öğüt alır).”
Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin korkusu bilgi ile olduğuna ve bilgi sahibi ile bilgisizin bir olmadığına göre, Cenabı Hakk Celle Celaluhü hazretlerinin ilim sıfatı ile muttasıf olmaya çalışan âlim, kamil ve muttaki kimseler, Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin indinde elbette daha üstün ve daha sevgili bahtiyar insanlardır.
Nebiler Nebisi Sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz, diğer bir Hadis-i Şerif’lerinde şöyle buyuruyor: “Kişi (insan) ilmi ile amel etmediği müddetçe alim olamaz.”17
“Kıyamet gününde azabın en şiddetlisi, bilgisi kendine menfaat sağlamayan (ilmi ile amel etmeyen) âlimdir.”18
Evet, bu Hadis-i Şerif’in hükmü, günümüzde ayan beyandır. Zira pek abid ve zahid geçinenler, ilim ve irfandan haberi olmayanlar imanın şartlarını, İslam’ın şartlarını, namazın şartlarını ve daha bilinmesi farz olanları bilmemektedirler. Hatta namaz caiz olacak kadar kıraati dahi okuyamayanlara şahid olduğumuz kimseler çok mevcuttur.
Hak yolcusu hakiki abid ve fazılları da böyle cahil abidler lekeliyorlar. Bu cahil abidlerin hali böyle iken, alim geçinen bir takım kişiler de kendilerinin ilmine mağrur olmuş, amel yok, ahlaktan bihaber, birçok kötülüklere dalmıştır. Bu halleriyle de evliya ve ibadet hakkında ölçüsüz, fitne ve fesat tohumlarını ortaya atan, sözde âlimlerde ortada dönmektedirler. Bu alim diye geçinen kimseler de Resulûllah Sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz’in haber verdiği cahil alimlerdir. Böyle âlimlerden de çekinmek lazımdır.
Evliya-i Kiram Hazretleri, ilim ve hikmeti nereden ve kimden olursa alırlar ve bu ilmi, hangi dilden zuhur ederse etsin daima bilmediklerini bilenlerden öğrenmeye çalışırlar.19
Ayeti Kerime ve Hadis-i Şerif’lerde gerçekleri anlatmaya çalışıyoruz. Yolunuzu kesmeye çalışan sapık, mülhid ve zındıklarla her zaman karşılaşabilirsiniz. Bu yol kesici ve ilmiyle amil olmayanlara kulak vermeyiniz. İlmi ile amil, kamil, muttaki bir alimi gören veya böyle bir evliyaya erişen her Müslüman kardeşlerimizin, onların dualarını almasını, hürmet etmesini ve ilminden ahlak ve faziletinden istifade etmeye çalışmasını önemle tavsiye ederiz.
Hülasa, insan-ı kâmil, ilmi ile amel eden âlim, fazıl ve muttaki kimselerdir. Öyle ise ey hakkı arayan kişi… Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin dostu ve evliyalara son derece hürmet etmekten kaçma. Allah-ü Teala Celle Celaluhü Hazretlerinin sevdiği ve seveceği has kulları, kendisinden en çok korkan ve yasaklarından son derece kaçıp emirlerini hakkıyla tutan kimselerin olduğu Hadis-i Şerif’lerle beyan edilmiştir.
İmam-ı Nevevi’nin Hadis-i Erbain şerhinde, Allame-i Teftazani şu kıymetli sözleri beyan etmiştir: “Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin velisi dostu Peygamberlerden sonra yaratılanların en şereflisidir. O veli için, kerametle büyük kıymet vardır. Binaenaleyh bir kimse, o velileri hakkıyla ve doğru bir şekilde severse, o (seven) kimseye, kıyamet gününde velilerin şefaati erişir.”20 Bu hususta Nebiler Nebisi Sallallahu aleyhi vesellem efendimiz buyuruyor: “Kişi sevdiği ile beraberdir.”21
Meşayih-i Kiram’dan Seyyid Ahmed Er Rufai Rahmetullahi aleyh Hazretleri de şöyle buyuruyor: “Ey müminler! Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin dostları evliyalara yapışınız. Onları sevmeniz ve onlara yaklaşmanız lazımdır. O evliyalara yaklaşmanız ve sevmeniz sebebiyle size bereket ve lütuf hâsıl olur ve ey müminler! Evliyalarla beraber olunuz. Zira onlar Allah-ü Teala Hazretlerinin mensuplarıdırlar.”22
Evet, Hak yolcusu her Müslüman, Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin dostları âlim, kâmil, muttaki, mütevazı, şefkat ve merhametli olan evliyaları sevmesi, hürmet etmesi, dualarını alması lazımdır. Ve ahirette şefaatlerine nail olma umudunu da Cenabı Hak Celle Celaluhü Hazretleri’nden beklemelidir.
Hadis-i Şerif’lere devam edelim. Resulûllah Sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz buyuruyor: “Benim ümmetimden Hakk’ın zahiri üzere devam eden bir taife, kıyamete kadar devam eder.”23
“Her asırda ümmetimden Allah Celle Celaluhü Hazretlerine itaat ve hayır yarışında bulunanlar olacaktır.”24 Bu Hadis-i Şerif’lerde de beyan edildiği üzere, her asırda ve her mümin topluluğu içinde Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin sevgili kulları evliyalar bulunacaktır. Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin has kulları Evliyalar, dünyaya gelmelerinin gayesini iyi bilirler ve Cenabı Hak Celle ve Ala Hazretlerinin hoşnut olduğu amelleri işlerler. Resulûllah Sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz’in tavsiyelerine kulak vererek onun izini nokta nokta takip ederler. Resulûllah Sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz’in şu tavsiyelerine dikkat ederler: “Ey ümmetim! Bütün lezzet (ve zevkleri kesici (yok edici) ölümü çok hatırlayın.”25
Evet, Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin dostları evliyalar, maddi ve manevi bakımdan daima yükselmeye, saadete ve istikamete devam etmek azmi içerisinde bulunurlar. Âlim, kâmil ve muttaki kimseler, daima Hakk’ın rızasını düşünür. İbadet ve teatini O’nun kabulüne arz eder.
Resulûllah Sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz buyurur ki: “Kıyamet gününde, Peygamberler, ulemalar ve şehidler şefaat eder (edecektir).”26
Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem Efendimizden ve gerçek varisi evliyalardan biiznillahi Teala beklenen ve beklenecek olan budur. İlm-i Ledün sahibi bunlardır. Varis-i Enbiya bunlardır. İşte bu zatlar Resulûllah Sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz’in şeriatı ve tarikatı ile amel ederler. Allah Celle Celaluhü Hazretleri tarafından sevilirler. Bunlara her zahir ilmini hem de batın ilmini verir. Yalnız şeriatla amel edip tarikata tasavvuf yoluna kulak asmayanlar bu sırra, bu hikmete eremezler. “Ayet-i Kerimelerde arayınız” dediği Resulûllah Sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz’in varisleri ve halifeleridirler.