EBÛ TALİB İLE HAZRET-İ HADİCE’NİN VEFATLARI

Amcası Ebû Talib, Peygamberimizi çok sever, pek ziyade korurdu. Efendimizin pek muhterem ve pek doğru sözlü bir zat olduğunu bilirdi. Fakat kavminin dedikodusundan çekinerek görünüşte iman etmiş değildi. Kalben iman etmiş olduğu kendisine isnad edilen bazı şiirlerinden anlaşılmaktadır. Gerçeği ancak Yüce Allah bilir. Seksen yaşında olduğu halde, Risaletin onuncu yılında vefat etmiştir.

Ebû Talib ölümüne yakın bir zamanda Kureyş büyüklerini yanına çağırarak onlara şöyle bir öğüt vermiş: “Ey Arab’ın seçkinleri! Kimsesizlere sevgi, fakirlere yardım ediniz. Namus ve fazileti gözetiniz. Daima birlik ve beraberlik içinde hareket ediniz. Özellikle Muhammedül’l-Emîn’e itaat edip onu gözetiniz. İyi biliniz ki, Hazret-i Muhammed her sözünde doğrudur. O, Allah’ın hidayetine başarısına kavuşmuştur. Bütün Kureyş oymakları ve bütün çevre insanları onun emrine boyun eğecek, onun çağrısına koşacaktır. Eğer daha yaşayacak olsaydım, her türlü zorluklara katlanarak ona yardıma davem ederdim.”

Ebû Talib’den üç gün sonra da “Hadicetü’l-Kübra” validemiz vefat etmiştir. Bunların ölümleri Peygamber Efendimizi çok duygulandırmıştı. Peygamber Efendimiz Hazret-i Hatice’den çok memnundu. Onun üzerine başkası ile evlenmemişti. Onun için şöyle buyurmuştur: “Bana ondan daha hayırlı bir zevce nasib olmadı. Beni kimseler doğrulamadığı bir zamanda o doğruladı. Benden herkes malını esirgerken o, mallarını bana harcadı. Benim dünyada bir dostum vardı; o da Hatice idi.”

Peygamber Efendimiz Hazret-i Hatice’nin vefatından sonra Zem’anın kızı “Sevde” validemizle, Hazret-i Ebû Bekir’in kızı “Aişe-i Sıddıka” validemizle, daha sonra Hazret-i Ömer’in kızı “Hafsa” validemizle, Hazret-i Ebû Süfyan’ın kızı “Ümmü Habibe” validemizle evlenmiştir. Yüce Allah hepsinden razı olsun.