“HÛ” Esması

“HU”İSM-İ ŞERİFİ

“Hû” Sûfilere göre, Allah Celle Celaluhü Hazretleri’nin zâtına işaret eden ismidir. Arapçada üçüncü tekil şahıs zamiri olan Hû (hüve) ilk tasavvuf kaynaklarında, cem’ halini yaşayan sâlikin tevhid anlayışını ifade etmek amacıyla “Hû bilâ Hû” ifadesi içinde kullanılmıştır.1

“Hüviyet-i mutlak, sırrı vücûd, gaybı mutlak, âmâyı mutlak” gibi tabirlerle de vücud mertebelerinin ilki olan bu makama işaret edilir. “Hû” bazı mutasavvıfların lâhut, ceberût, melekût ve insan şeklinde sıraladıkları varlık mertebelerinin ilki olan ve künhü zâta tekabül eden lâhût mertebesidir.

Bu mertebe, Allah Celle Celaluhü Hazretleri’nin bütün isim ve sıfatlarının batını ve hakikatidir. Necmeddin-i Kübra Rahmetullahi aleyh Hazretleri’nin telakkisine göre Allah Celle Celaluhü Hazretleri’nin ismindeki elif ve lâm, harfi tariftir. Lâm harfinin şeddeli olması, tarifte mübalağa içindir. Dolayısıyla Allah Celle Celaluhü Hazretleri’nin isminin aslı “he” harfidir. Böylece canlıların alıp verdikleri her nefeste Allah Celle Celaluhü Hazretleri’nin ismi olan “he” sesi vardır. Alınan her nefesteki “he”nin kaynağı kalp, verilen nefesteki “he”nin kaynağı ise arştır. “Hû” kelimesindeki “vav” ise ruhun ismidir.2

Kelâm âlimi Fahreddin er-Râzî radıyallahu Anh’da gerek tefsirinde, gerekse “Levâmi’u’l-beyyinât” adlı eserinde konuyu tasavvufi bir anlayışla yorumlamıştır. Râzî’ye radıyallahu anh göre İhlâs sûresinin ilk üç kelimesi “Hû, Allah, ahad” Celle Celaluhü makamı ifade etmektedir: “Hû” mukarrebûnun makamı olup makamların en yücesidir. Buna göre lizâtihî var olan sadece O’dur. O’nun dışındakiler mümkün varlıklardır ve yok hükmündedir.

İlk dönem sûfilerinin Kelimei Tevhîdi (Lâ ilâhe İllallah) ve Allah Celle Celaluhü Hazretleri’nin ismini zikir maksadıyla tekrar ettikleri bilinmekteyse de, “Hû”nun aynı amaçla tekrar edilmesi, özellikle tarikatların teşekkülünden sonra yaygınlık kazanmıştır.

Sûfilere göre zikrin en faziletlisi, Allah Celle Celaluhü Hazretleri’ni bir şey isteme anlamı taşımayan bir ifadeyle anmaktır. Bundan dolayı talep manası taşımayan ve Allah Celle Celaluhü Hazretleri’nin zâti ismi olan “Hû”, en faziletli zikir telâkki edilmiştir. İmam-ı Ali Kerremullahu veçhe Hazretleri’nin çok defa “Yâ Hû, Yâ Men Hû, Lâ İlâhe İllâ Hû” diye zikrettiğinin sebebi kendisine sorulduğunda, “Hû”nun İsmi Â’zam olduğunu söylediği rivayet edilir. Gazzâli radıyallahu anh da “Lâ İlâhe İllallah”ın avamın tevhidi, “Lâ İlâhe İllâ Hû” nun havassın tevhidi olduğunu söyler. Allah Celle Celaluhü Hazretleri hangi ismiyle zikrediliyorsa, o ismin feyz ve tecellîleri istenir. Meselâ “Kerim” ismiyle ihsan, “Şâfî” ismiyle şifa umulur. “Hû” ismiyle yalnız O’nun zâtı istendiğinden bu ismin tecellisi kâmil bir keşiftir.

Seyr-i Sulûklarını Allah Celle Celaluhü Hazretleri’nin bazı isimlerini belli sayıda tekrarlamak sûretiyle gerçekleştiren tarikatlarda (Tarîki Esmâ) sâlik, nefsi emmâre mertebesinde “Lâ İlâhe İllallah”, nefsi levvâme mertebesinde “Allah”,nefsi mülhimede “Hû” ismiyle zikir yapar: böylece sırasıyla tevhidi ef’âl, tevhîdi sıfât ve tevhidi zât makamlarına ulaşır.

Mutasavvıf şairlerin “Hû” kelimesiyle biten şiirlerinin bir kısmı ilâhi olarak bestelenmiştir. “Hû” kelimesi tarikat folklorunda çeşitli anlamlarda yaygın bir şekilde kullanılmıştır. Meselâ dervişler birbirine hitap ve cevap amacıyla “Hû” derler. Tekkeye girmek isteyen kişi izin almak için “destur” der, içeriden “Hû” sesi gelirse girebilir. Tekke hayatında geniş bir uygulama alanı bulan gülbankler “Hû” diye sona erer: “Yâ Hû”, “Bu da geçer Yâ Hû”, “hoş gör Yâ Hû”, “Hay’dan gelen Hû’ya gider”, “İllâ Hû”, “edep Yâ Hû”… “Hû” çekmek mutasavvıfların yanında halkın da çok sık kullandığı ifadelerdir.

Allah Celle Celaluhü Hazretleri’nin yetkinliğini, yüceliğini, ululuğunu, aşkınlığını dile getiren “Hû” (O) sözcüğü, içeriğindeki genellik nedeniyle Allah Celle Celaluhü Hazretleri’ni insanlar tarafından bilinmeyen bütün yönleriyle, evrendeki bütün tecellileriyle tanıtmayı ve onaylamayı amaçlar.

Bu nedenle, ünlü İslâm düşünürü İmam-ı Gazali Rahmetullahi aleyh, “Mişkatül-Enver” adlı eserinde “avam”ın (sıradan insanlar) tevhidinin “Lâ ilahe İllallah” (Allah’tan başka ilâh yoktur), “havas”ın (bilgeler, sûfiler) tevhidinin “La ilahe illa Hû” (O’ndan başka ilâh yoktur) biçiminde olduğunu belirtir. Buna göre, şeyler O’nun yansımasıdır, her şey O’nda başlar, O’nda biter.

Arap abecesindeki “he” harfinin iki gözlü biçiminden esinlenen bazı sufiler, “Hû” sözcüğünden “Allah Celle Celaluh Hazretleri’nin her şeyi gören gözleri”, “iki tarikat büyüğünün birleşmesi” ,”sufinin Allah Celle Celaluh Hazretleri’nde fani olması” gibi simgesel anlamlar çıkarırlar.

Tarikatlarda “Hû” sözcüğü ile yapılan ve “Hû çekmek” diye adlandırılan zikir çok yaygındır. Örneğin Mevlevilik’te mürit, “Destur!” diyerek izin ister, içeridekiler “Gir!” anlamına “Hû” diyerek karşılık verirler. Sema ayini sonunda da “Dem-i Hazret-i Mevlâna, sırr-ı Şems-i Tebrizi, Kerrem-i İmam-ı Ali, Hû diyelim” denilerek ayine katılanlar uzunca bir “Hû” çekerler.3

“Hû” Kur’an okumada, zikirde, ezan okumada, kamet getirmede, namaz kılmada, cenazede, nefes vermede, getirilen tekbirlerde mevcuttur.(Cenaze defninde 15 defa evde, 15 defa yerde 15 defa kabirde, 15 defa da Cenazeyi defin ettikten sonra evde okunan Kur’an’ın sonunda çekilen Tekbirlerde “Hû” çekilir.

İnsan ister istemez “Hû” ile meşgul olmaktadır. Müslüman biri, “Hû” olmadan ibadet yapamaz. Kur’an okumanın sonunda okunan surelerin sonunda getirilen tekbirlerin (Allahû Ekber) içinde “Hû” çekilir ve adedi 15’dir. Günde 5 vakit okunan ezanlarda (Allahû Ekber) ezanın tekbirlerinde müezzin “Hû” der. 5 vakit farz namazların evvelinde getirilen kamette de çekilen “Hû” ismi şerifi söylenir.

24 Saatte kılınan namazların tamamında toplam olarak 229 defa tekbir söylenir ve bu tekbirlerde “Hû” çekilir. Ramazanda teravih namazında 20 rekatta çekilen “Hû” sayısı 105 adettir. Teravih namazında hoca cemaate cemaatle 105 defa “Hû” çektirir. “Hû”, her çekilen tekbirlerin içindedir. Namaz içinde çekilen her tekbirin (Allahû Ekber) içinde 1 adettir.

Kur’an okumanın sonunda çekilen tekbirlerin her birinin içerisinde 5’şer defa “Hû” vardır. (Allahû Ekber Allahû Ekber, Lâilâhe İllâllâhû Vallahû Ekber, Allahû Ekber,Velillâhil hamd.)

Sabah ve akşam namazlarının ardından Diyanet İşleri Başkanlığının görevlileri olan hocalar, El Haşr Suresinin 22., 23. ve 24’ncü Ayetlerinde 6 şar defa “Hû” çekerler. Tüm Müslümanlar da ferdi olarak bu Ayetleri okurlarken 6’şar defa “Hû” çekerler.

Rivayete göre insanda 24 saatte 24 bin nefes vardır. Her nefesi alıp verişlerinde insanoğlu Müslüman olsun olmasın, her gün 24 saatte 24 bin defa “Hû” çeker ama o çektiği “Hû”dan gafildir. Çünkü dinini iyi bilmediğinden dolayı bilmediğine düşmanlık etmektedir.

İnsanın, her nefesi son nefestir. Bir nefes, insana ömründe bir kere gelir. İkinci defa gelen nefes, başka nefestir. Bunlar, tesbih gibi birbiri ardınca dizilmiştir. Bu nefesler üzerine memur olan melek, her nefes insandan ne hal üzere çıkarsa, mühürler ve saklar. Rûz-i cezada, meydana çıkarılarak mühürü açılınca, ne hal ile mühürlenmişse, o hal ve kıyafetle zuhur eder.

“Bir kimse, erginlik çağına girdikten sonra, ölünceye kadar kaç nefes alıp vermişse, her nefesten sırasına göre on beş kere sual eder.” buyruldu.4

Sakın nefeslerimizden gafil olup zarar ve ziyana uğramayalım. Nefeslerimizin her birini bir inci mercan gibi bilip, değerlendirmeye gayret edelim. Bir günde 24 saat vardır ve 24 bin de nefes vardır. Her nefes bir kitap ve bir dosyadır. Bir gün içerisindeki nefes kitaplarının sayısı da 24 bindir. Her kitabın içerisinde de 15 hesap vardır. Bu sebeple 24 bin nefeste her nefesi 15 ile çarparak hesap edersek bir günde Cenabı Hakk Celle Celaluhü Hazretleri kullarına 360 bin defa hesap soracaktır. Bu hesaplar, nefes, kitap ve dosyaları kıyamet günü tek bir kitapta toplanarak, Cenabı Hakk Celle Celaluhü Hazretleri İsra Suresi 14’üncü ayetinde: “Al kitabını oku!” buyuracağı gün o kitapla sunulacaktır. Çünkü bu nefesler bir daha geri gelmez bilmiş olasın…

Hiçbir bilim ve ilim mensupları “Hû”yu inkâr edemez. “Hû” çekmek belirli bir topluluğa ait değil. Aksine bütün yaratılanlara mahsustur. Çünkü “Hû”, Âyeti Kerimeler ile sabittir. Kur’anı Kerim’de içinde “Hû” esmasının geçtiği nice Âyetler vardır. Uzun sürer diye diğer âyetleri buraya yazmıyoruz.

1-Serrâc El- Lüma. S.353

2-Türkiye Diyanet Vakfı, İslâm Ansiklopedisi. Cilt 18. S.260.

3-Büyük Larousse. Sözlük ve Ansiklopedisi. Cilt 11. S.5405.

4-Miftahül Kulûb. S.307

www.gavsuazam.de adresinden de yaralanılmıştır.