TARİKATA GİRMEK ŞART MIDIR?

İnsan İslam’ın emir ve yasaklarını layıkıyla bilip yaparsa, bu kimse o yaptıklarıyla mutmain olmaz ve bunun dışında daha arayış içinde olur ve mutmain olmayı arzularsa, işte onun bu aradığı içinden ona seslenen arzu, Allah Celle Celaluhü Hazretleri’ni zikretmesiyle hâsıl olur. Tarikatın usulünü intisap ettiği şeyhinden öğrendiği zikir ve esmalara devam eder. Bu vesile ile sever, yaratandan ötürü ve delalette kalan kullar için daima gözyaşı döker. Onların da af ve mağfiret olmaları için Allah Celle Celaluhü Hazretleri’ne yalvarıp dua eder. Diğer insanlar ilim tahsil etmek için hayatlarını harcarlar, talip olana öyle bir ilim verilir ki, adına “Ledünni” ilim denir. Allah Celle Celaluhü Hazretleri bunu dilediğine, sevdiğinin hatırına verir. Onun karşısında kimse konuşamaz ve herkes ondan istifade eder. Bu bahtiyar insan bu mertebeye tarikat yolunda ermiştir. Öyle olur ki, mahlûkatla da sohbet eder. Onun için Allah Celle Celaluhü Hazretleri Nahl Suresi 43’üncü ayetinde şöyle buyurmuştur: “Siz bilmediklerinizi zikir ehlinden sorun.”

Tarikatta yol alan talib, seyri sülukunu (yolculuğunu) bitirince evliyalık hırkasını efendisinin eliyle giyer, bundan sonra ona “ermiş”, “evliya”, “erenler”, “sofi” derler. Tarikat yolunda böylece çalışır maksuduna erdirilir ve talib olanları bu vesile ile kıyamete kadar Hakk’a vuslat ettirirler.

Tarikata girmek isteyen kişi, her şeyden evvel kendisini şeriata uydurmalı, sonra bir Mürşidin elini tutarak: “Bu zat beni, Allah Celle Celaluhü Hazretleri’ne ulaştırır!” itikat ve hüsnü zannı ile o zatın sözlerini yerine getirmeleri şarttır. Yirmi dört saatte bir defa, hangi vakit kolayına gelirse o zaman tenha bir yerde gizlice ve abdestli olarak kıbleye yönelerek oturup, ölümü düşünerek (Tefekkür-ü mevt) ve mürşidine tam bir rabıta yaparak gözleri kapalı vaziyette günlük tesbihatını okumalı. “Ben Allah Celle Celaluhü Hazretleri’ni görmüyorum ama Allah Celle Celaluhü Hazretleri beni görüyor, diyerek tam bir huzur içerisinde olmalıdır ve Mürşidinden veya mürşidinin vazifelendirdiği kimselerden aldığı tesbihatı telkin aldığı şekilde tesbihatına başlayıp huzur içerisinde günlük dersini okur. Bu hususta Hazreti Muhammed Sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz buyurur ki: “En büyük ihsan, Allah’ı görüyormuş gibi ibadet etmendir. Sen onu görmesen bile, o seni daima görür.”10

Şeyh arayanlar, şeriatı düzgün olanı aramalıdır. Şeriat, tarikat, hakikat, marifet ve çok Zikrullah etmek, çok namaz kılmak, Resulûllah Sallallahu aleyhi vesellem Efendimizin yoludur. Çünkü Resulûllah Sallallahu aleyhi vesellem Efendimizin gerçek yolu olan şeriatı, tarikatı, hakikati birbirinden ayırırlar, itiraz ederler. Cenabı Hakk Celle Celaluhü Hazretlerinin has kulları Resulûllah Sallallahu aleyhi vesellem Efendimizin ümmetleridirler. Bu büyük insanlar, Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin evliyalarıdırlar. Allah Celle Celaluhü Hazretlerine yakınlık isteyenler dikkat etsinler, Allah Celle Celaluhü Hazretleri’ne yakınlaştıran, insanları Hakka götüren bir yol seçsinler ve ulaşmada bir kılavuz edinsinler.

Şeytan kişiyi zulmete çeker. O, kendisine dost olanlara vesvese verir, dine, şeriata, tarikata, hakikate ve marifete itirazlar koydurur. Allah Celle Celaluhü Hazretleri iman edenlere ilham eder. Tasdikler, muhabbetler koyar. İşte sen düşün, şeytanın dediklerini kabul edip Allah Celle Celaluhü Hazretlerinin dediklerini kabul etmiyor. Bir de Allah Celle Celaluhü Hazretlerine bahane buluyor. Sana Cenabı Hak Celle Celaluhü Hazretleri Peygamberi ile söyletti, Kur’an’da aşikâre söylüyor. Kitaplar söylüyor, bunları hiçe sayarak şeytanın vesvesesine ve nefsin heva hevesine uyup nefsine kul köle olmalı dikkat etmeli.

Kur’an-ı Kerim bir bütündür, bir ayetini inkâr küfürdür. İbadet noksanlığı günahkârlıktır. Bu kötülüklerden kul ancak şeriat ve tarikatta huzur ile çalışıp gayret ederse, o zaman ebedi saadet evini güzelleştirir. Allah Celle Celaluhü Hazretleri Mü’minun suresi 74’üncü ayetinde şöyle buyuruyor: “Fakat ahirete inanmayanlar, bu doğru yoldan sapmaktadırlar.”

Allah Celle Celaluhü Hazretleri Kur’an-ı Kerimin de zatını iyi bilen kulları ile beraber olunmasını niçin emretmiştir? Zira kulunu af ve mağfiret etmek için dünyada ölülükten kurtulup manevi bir hayata erip dünyada iken Rızaya, Cemalullah’a ermiş ve Allah Celle Celaluhü Hazretlerini en iyi bilen Hazreti Muhammed Sallallahu aleyhi vesellem Efendimizin varislerine gidip âleme gönderiliş gayesini yerine en iyi şekilde getirebilmek için Mürşid-i Kamil’e teslim olup Tarikat okuluna girerek ve rıza bari için çalışarak dünyada iken af ve mağfirete ermek mümkün olacaktır. Yoksa ilmiyle âlim olmayan ve talep ettiği ilmi kendisini bile kurtaramayan kişi başkasını kurtaramaz. Denizde yüzmeyi bilmeyen kişi denizde boğulmakta olan kişiyi kurtaramaz. Kurtarabilmesi için yüzme bilmesi lazımdır Mana yolunun erleri bu yolda yüzmek bilen yüzücü gibidirler. Talib olanı Allah Celle Celaluhü Hazretleri’ne vuslat ettirirler. Bu hususta Allah Celle Celaluhü Hazretleri Cuma suresi 5’inci ayetinde şöyle buyuruyor: “Onunla (kitapla) amel etmeyenlerin hali, ciltlerle kitap taşıyan eşeğin haline benzer.”

Kitap yüklü Eşek ilimden bir şey anlar mı ve o ilmi ile amil olmayıp ilmini menfaat karşılığında kullanan kişiler Hakk’ı bulabilirler mi? Hakk’ı bilmeyen insan başkalarını Hakk’a vuslat ettirebilirler mi? Elbette ettiremez! Ancak Allah Celle Celaluhü Hazretlerini en iyi bilen, ilmiyle amil olan, Hazreti Muhammed Sallallahu aleyhi vesellem Efendimizin gerçek varisi ve anlattığını bizzat yaşayan veliler, mürşidi kâmiller talib olanı Cenabı Hakk Celle Celaluhü hazretlerine ulaştırırlar.

Artık durma zamanı değil. Bir an evvel o dostu arabul ve hizmetine talib ol. Ancak bu vesile ile Hakk’a vasıl olabilirsin. Bunu bil ve batınını yani iç dünyanı temizlemek için Tarikat yoluna can at. Bu vesile ile dünya muhabbetinden ve şehvetlerinden temizlenebilirsin. O zaman Allah Celle Celaluhü Hazretleri seni hikmetle konuşturur ve sana sevdiği veli kulunun hürmetine zatını bildirir. Gerçek talib olursan, aşkını muhabbetini sevgisini gönlüne ilga eder