HAZRET-İ PEYGAMBER’İN PEK YÜKSEK AKIL VE ZEKÂSI

Peygamber Efendimizin mübarek akıl ve zekâsı, her türlü düşüncenin üstündedir. O’nun pek yüksek aklı ve zekâsı yanında, en büyük dâhilerin ve en parlak fikir adamlarının akıl ve dehaları pek sönük kalırdı. Bu gerçeğe, O’nun büyük hayatı pek güzel şahiddir. Arab Yarımadasının peygamberlik döneminden önceki durumu ile, peygamberlik döneminden sonraki durumunu düşünmek yeterlidir. Yüce Allah’ın o büyük ve son peygamberi kadar insanların ruhî hallerini anlamış, insanları güzel bir siyasetle idare etmiş, İnsanları doğru yola getirip hallerini düzeltmeyi başarmış, bu konularda gereken esasları hazırlamış bir akıl ve hikmet sahibi gösterilemez.

HAZRET-İ PEYGAMBER’İN FESAHAT VE BELÂGATI

Hazret-i Peygamber Efendimiz yaratılışça pek fasih (açık ifadeli) idi. Yüksek maksatlarını açıkça ve parlak bir şekilde söylerdi. Huzurlarına gelen elçilerin konuşmalarına pek açık bir şekilde karşılık verirdi. O’nun mübarek sözleri arasında birçok manaları toplayan öyle yüksek parçalar vardır ki, onlara “Cevami’ül-Kelim” denir. Yine O’nun mübarek sözleri arasında öyle güzel ve hikmet dolu parçalar vardır ki, bunlara “Bedayi’ül-Hikem” denilir. Biz bunların bir kısmını ahlâk bölümünde yazmış bulunuyoruz. Şu anlamdaki hadîs-i şerîfler, bu ahlâk ve hikmet esaslarından bazısıdır:

“Hikmetin başı Allah korkusudur.”

“İnsanlar altın ve gümüş madenleri gibidir.”

“İnsanlar, tarak dişleri gibi, hukuk bakımından eşittirler.”

“Kendi değerini bilen kişi helak olmaz.”

“Kendisi için istediğini senin için de istemeyen kimsenin dostluğunda hayır yoktur.”

“Kendisi için sevdiğini, kardeşi için de sevmedikçe, kişinin imânı kâmil olmaz.”

“Yalan yere yemin etmek yurtları harabeye çevirir.”

“Emaneti, sana güvenen kimseye teslim et; sana hıyanet edene sen hıyanet etme.”

“Eski dostluğu devam ettirmek, imandandır.”

“Alış-verişinde en çok ziyan eden o kimsedir ki, başkasının dünyası uğrunda, kendi âhiretini yitirir.”

“Kardeşinin uğradığı musibetten dolayı sen sevinç gösterme; yoksa Yüce Allah onu kurtarır da seni musibete düşürür.”

“Cezası en çabuk verilen şey, zulümdür.”

“İnsanlara kendini sevdirmek aklın yarısıdır.”

“Kanaat tükenmez bir hazinedir.”

“Pişmanlık bir tevbedir…”

HAZRET-İ PEYGAMBER’İN MÜBAREK AHLÂKI

Hazret-i Peygamberin ahlâkı, tamamen Kur’ân-ı Kerîm’e uygundu. Kur’ân-ı Kerîm’in gösterdiği güzel huyların hepsini kendisinde toplamıştı. O’nun kadar güzel ahlâka sahib bir kimse görülmemiştir.

Onun içindir ki, hakkında Kur’ân âyeti ile:

“Şüphe yok ki sen, pek büyük ahlâk üzere yaratılmış bulunuyorsun,” buyrulmuştur.

Bir hadîs-i şerîfde de buyurmuştur:

“Ben, ahlâk güzelliklerini tamamlamak için gönderildim.”

Gerçekten Peygamber Efendimiz, ahlâkın en güzel ve en iyi hallerini kendinde toplamış, bunları ümmetine de öğütlemiş ve kendisine uyanları melekler derecesine yükseltmiştir.