Dede Osman Avni Baba Hazretleri aslen Urfa’lıdır. Babasının adı Ebdal Muhammed’dir. Dedesi ise Eyyûb Urfavî Kaddesallahu Sırruh hazretleridir. Seyyid olup, bütün fertleri mutasavvıf olan bir ailenin çocuğu olarak bu şuhud âlemini şereflendirmiştir. Hayatını Urfa’da Mevlid-i Halil Dergâhında, insanları irşad ile geçirmiştir. O zamanlar Halep vilayetinin Urfa Sancağında bulunan Mevlid-i Halil Tekkesi Vakfından kendilerine senelik 1500 kuruş tahsisat ayrılmıştı. 1814 yılında babası Ebdal Muhammed Kaddesallahu Sırruh hazretleri, bu fani âlemden göçtü. Mevlid-i Halil Dergâhında bulunan kabirlerin ikisinin, kardeşlerine ait olduğu anlaşılmaktadır. Daha önceleri Rufaî iken, dedesine intisap etmiş, böylece Tarikat-ı Kadiriyye şerefine mazhar olmuştur. Dedesi Eyyûb Urfevî Hazretlerinin vefatından sonra makam-ı irşada oturmakla müşerref olmuştur.
Dede Osman Avni Baba, Hazreti Allah’ın kitabına, emir ve nehiylerine sımsıkı sarılmış, Resulûllah Sallallahu aleyhi vesellem Efendimizin sünnet-i seniyyesinden Zerre ayrılmamış, bu hususta insanlar için de fevkalade güzel bir örnek olmuştur. İlmiyle amil, fazıl ve muttaki idi. Evliyaullah Efendilerimizin büyüklerinden olup sayısız müridi vardı. İnsanlara karşı derin bir merhamet ve engin bir şefkate sahipti. Müminlere zarar gelmesine tahammül edemezdi.
Dede Efendi, hayatları boyunca hiç evlenmemişlerdi. Zahiren evlatları yoktu fakat manevî evlatları sayılamayacak kadar çoktu.
Dede Osman Avni Baba Kaddesallahu Sırruh hazretleri bu ümmetin işlemiş olduğu günahları ve dünyanın çirkefini görmeye dayanamadığından Cenabı Hakk’a şöyle bir duada bulunur:
-“Ey merhameti bol olan Allah’ım! Sen işinin hâkimisin. Ben ümmet-i Muhammed’in günah İşlemesine, bu dünyanın çirkefine tahammül edemiyorum. Gözlerimin ışığını al da onları görmeyeyim.”
Cenabı Hak, duasını kabul buyurur. Hazreti Şeyh bu vakitten sonra gözleri açık halde görme hasletini kaybetmiştir. Hizmetinde devamlı birisini bulundurur, onun rehberliğinde gezip dolaşırlardı.
EŞ-ŞEYH EŞ-SEYYİD DEDE OSMAN AVNİ BABA URFAVÎ
KADDESALLAHU SIRRUH HAZRETLERİNİN BAZI MENKIBELERİ
Bir gün Dede Efendi Hazretlerinin huzur-ı saadetlerinde bir adam:
Bizim memlekette evliyalar şöyle keramet sahibi, böyle kerametleri, var, diye yersiz ve lüzumsuz laflar etmeye başlar. Bunun üzerine Şeyh Hazretleri adama dönüp:
Şöyle mi, diye mübarek elini tacına götürerek hafifçe hareket ettirir. Orada bulunanlar bir de bakarlar ki, Urfa’nın dağları sallanıyor.
Adam hemen Dede Osman Avni Baba Hazretlerinin eline ayağına kapanarak yaptığı yanlış hareketlerden dolayı af diler. Dede Efendi’nin ne büyük bir veli okluğunu, küçük bir hareketi ile nelere muktedir okluğunu anlayıp mahcup olur.
…………………………………………………
Hayri Baba Kaddesallahu Sırruh Hazretleri, Dede Osman Avni Baba hakkında şöyle derdi:
—Dede Efendi’nin manevi elbisesinin her tarafı tamamen terfilerle doluydu. Hatta almış olduğu mânevi terfilerden dolayı elbisesi görülmez olurdu.”
…………………………………………………
Günlerden bir gün Dede Osman Avni Baba Hazretleri abdest alırken birden bire kolunu Iki Uç defa suya sokup çıkarır. Yanında bulunanlar bu ani ve manidar hareketin hikmetini öğrenmek İsterler. Lakin Hazreti Şeyh hiçbir şey söylemez.
O zamanlar Urfa’da Ermeniler de vardır. Bunlar genellikle ticaretle ve balıkçılıkla uğraşmaktadırlar.
Hazreti Şeyhin dergahına bir gün Uç tane ermeni gelir. Dede Osman Avni Baba’yı sorarlar. Müridler:
Dede Efendi’yi ne yapacaksınız, deyince onlar:
Kendisine bazı hediyeler getirdik. Onları takdim edeceğiz, cevabını verirler. Tekkedekiler bunun sebebini sorarlar. Ermeniler derler ki:
Biz ticaretle uğraşırız. Geçen gün teknemiz Akdeniz’de fırtınaya tutuldu. Herkes bir köşeye çekilip bu fırtınadan kurtulmak için dua etmeye başladı.
O esnada İçimizden birisi:
– Müslümanların bir Dede Efendisi var, sıkıştıklarında ondan yardım istiyorlar. Biz de isteyelim. Olur ki yardım eder, dedi. Biz de yardım istedik. Tam o anda tekneyi kurtarmak için Dede Efendi’nin elini uzattığını gördük. Ondan sonra fırtınadan kurtulduk ve sağ salim geri döndük. Bunun Üzerine müridler;
– Bu kadar açık bir delil karşısında Müslüman olmak için daha ne bekliyorsunuz? Sizin Hazreti Şeyhe en büyük hediyeniz iman etmek olur, dediler. Onlar da Dede Osman Avni Baba Hazretlerinin huzuruna vanp kelime-i şahadeti söyleyerek iman ite müşerref oldular.
………………………………………………………………
Dede Osman Avni Baba Hazretlerinin mübarek gözleri görmediği için devamlı olarak yanında, yakın hizmetiyle meşgul olan genç bir müridi vardı.
Bir gün zamanın Urfa valisi bir vazifeli memur göndererek müridi askere çağırır. Vazifeli memur, valinin bu çağrısını gayet edep ve erkan ile Dede Efendi ye İletir. Hazreti Şeyh der ki:
— Vali Efendiye söyle. O, her gün asker. Bu sebepten ötürü onu mazur görsün.
Dede Efendi’nin bu ricasını vali kabul etmez. Tekrar rica edilir; araya eşraftan bazı hatırı sayılır kimseler girer. Tüm bunlara rağmen vali yine de ısrarından vazgeçmez.
Vali, vazifeli memuru tekrar yollayarak müridi ayaklarından sürüyerek getirmesini söyler. Valinin bu tavrından hiddetlenen Dede Osman Avni Baba Kaddesallahu ırruh Hazretleri, o anda eline aldığı bir bıçağı duvara saplar.
Vazifeli memur geri döndüğünde görür ki, aynı bıçak valinin koltuğunun altında saplı duruyor. Vali de ölmüştür.
EŞ-ŞEYH EŞ-SEYYİD DEDE OSMAN AVNİ BABA URFAVÎ
KADDESALLAHU SIRRUH HAZRETLERİNİN VEFATI VE KABR-İ ŞERİFİ
Hayatını zühd ve takva ile geçiren Dede Osman Avni Baba Kaddesallahu Sırruh hazretlerinin 1883 Yılında vefat ettiği zaman hayatta çocuğunun bulunmadığı kaynaklardan anlaşılmaktadır. Dede Osman Avni Baba Kaddesallahu Sırruh hazretleri ile mübarek cedlerinin ve hulefasının metfun bulunduğu bu küçük kabristan, Hazreti İbrahim’in dünyaya teşrif buyurdukları mağara ile dergâh hücreleri arasında, Mevlid-i Halil Camisi avlusunun güneyinde yer almaktadır. Bu kabristanda sekiz kabir vardır. İki kabirde mükerrer defin yapılmıştır. Kabristanın girişindeki tarihi kitabede
“Burası sırrı yüce olsun, bütün evliyanın sultanı Gavs’ul azam Abdûlkâdir Geylânî’nin pak dergâhıdır” yazılıdır. Dede Osman Avni Baba Kaddesallahu Sırruh hazretlerinin Kabri, bu mübarek mekânın önünde ve doğusundadır.
Dede Osman Avni Baba Kaddesallahu Sırruh hazretlerine ait emanetlerin sergilendiği küçük bir hücre vardır. Dede Osman Avni Baba Kaddesallahu Sırruh hazretlerinin günümüze kadar ulaşabilen sancakları, muinleri, tesbihi, külahı, tacı, keşkülü, şamdanları Mevlid-i Halil Medresesine vakfettiği Aşıkpaşa’nın ‘Garibname’ adlı eseri bu hücrede ziyarete açıktır. Burada aynı zamanda Resulullah Sallallahu aleyhi vesellem efendimizin Sakal-ı Şerifleri de bulunmaktadır. Bu hücrenin doğusunda, Dede Osman Avni Baba Kaddesallahu Sırruh hazretlerine ve diğer Kadiriyye Ricaline ait kabirlerin bulunduğu küçük bir kabristan ile bitişiğinde medrese odaları yer almaktadır. Bütün bu külliyeye dergâh adı verilmiştir.
Dergahta bulunan kitabeler ile tercüme ve sadeleştirilmiş halleri şöyledir.
1-Dede Efendi’nin (ks) Kabri:
Kabrin baş dikmesinde,
“Hâzâ kabrü el merhum el mağfuru lehu, hadimü hazel makamil mübarek , el mukbilu alellah vel mu’ridu ammen sivahu, Eş-şeyh Esseyyid Dede Osman Avni ibni Eşşeyh Esseyyid Ebdal Muhammed Baba, kad intekale min daril fena ila daril beka bi nidai irciı, fi Şehri Zilkade eşşerife, sene 1300” yazılıdır.
Anlamı:”Bu Kabir günahları bağışlanmış, hakkın rahmetine kavuşmuş, bu mübarek makamın hizmetçisi, Allah’a yönelmiş, Ondan başka her şeyden i’raz etmiş, Eşşeyh Esseyyid Ebdal Muhammed Oğlu Eşşeyh Esseyyid Dede Osman Avni’nindir. İrciı nidası ile 1300 senesi şerefli Zilkade Ayında fena âleminden beka âlemine intikal etti.”
Kabrin ayak dikmesinde,
“Günahım çok mukirrim ya ilahi, ümidim geru sen perverdigare, ilahi red kılma mürüvvetinden, kapına gelmişim ben yüzü kara, günahkârım deyu derviş ümidin kesme, Muhammed Mustafa gibi şefaatkanımız vardır. Katre-i eskimle Rumi fevt tarihin verdim. Kurb-i Hakkı tuttu menzil-i münevver-i Osmani, Hüvel Hayyül Baki, irham hali ya Munis ya Selam”
Anlamı:”Ya İlahi günahım çok, bunu ikrar ediyorum. Ümidim terbiye edip kullarını rızıklandıran sanadır. Kapına yüzüm kara geldim. Beni ihsanından red kılma ! Ey derviş! Günahkârım diye ümitsiz olma! Hazreti Muhammed Mustafa Sallallahu aleyhi vesellem gibi bir şefaatçimiz vardır. Gözyaşımın damlası ile rumi vefat tarihini verdim. Osman Efendi’nin nurlu menzili Hak yakınlığını tuttu. O Allahü Teala Hay ve Bakidir.
Halime merhamet et. Ya munis ya Selam!”
2-Bu Derviş Eyyub Kaddesallahu Sırruh hazretlerinin oğlu, Merhum Ebdal Muhammed Kaddesallahu Sırruh hazretlerinin kabridir.1129 yılı Rebiülahir Ayında vefat etti
3-Bu, Bekir’in oğlu, fakirin hizmetçisi merhum ve mağfur Derviş Eyyub el Kadiri Kaddesallahu Sırruh hazretlerinin kabridir. Allah Celle Celaluhü hazretleri, kabrini nurlandırsın.1195 yılı şerefli Zilhicce ayında Allah’ın rahmetine kavuştu.
4-Bu, Molla Muhammed’in oğlu Merhum Dede İbrahim Kaddesallahu Sırruh hazretlerinin kabridir.Allah Celle Celaluhü hazretleri kabrini nurlandırsın.1120 senesinde vefat etti.
5-Bu, mübarek makamın hizmetçisi Evliya Mustafa Kaddesallahu Sırruh hazretlerinin oğlu Merhum Sofi Muhammed Kaddesallahu Sırruh hazretlerinin kabridir.1304 yılında fena aleminden beka alemine göçmüştür.
6-Bu, Derviş Ebdal Muhammed Kaddesallahu Sırruh hazretlerinin oğlu Derviş Seyyid Eyyub Kaddesallahu Sırruh hazretlerinin kabridir.Allahü Teala ikisine de rahmet eylesin.sene 1229 İkinci defin, Derviş Es seyyid Ahmet Kaddesallahu Sırruh hazretleri oğlu Derviş Es seyyid Hafız Süleyman Kaddesallahu Sırruh hazretleri, 1272 yılı Zilhicce Ayında vefat etti. Allah Celle Celaluhü hazretleri rahmetine gark etsin.
7-Bu Derviş Ebdal Muhammed Kaddesallahu Sırruh hazretlerinin oğlu Sofi Muhammed Kaddesallahu Sırruh hazretlerinin kabridir.1282 yılında Allah’ın rahmetine kavuştu.
8-Bu Müslim’in Oğlu, mübarek makamın hizmetçisi Merhum Es seyyid Derviş Halil Hafız Kaddesallahu Sırruh hazretlerinin kabridir.Allahü Teala, Seyyidel mürselin hürmetine kabrini nurlandırsın ve Ondan razı olsun.1325 yılı Zilkade ayında vefat etti. İkinci defin, “Dede Osman Avni Baba Kaddesallahu Sırruh hazretlerinin Halifesi Antep’li Mustafa Baba Kaddesallahu Sırruh hazretlerinin kabridir. Sene 1340 Cemaziyelevvel” Dede Osman Avni Baba Kaddesallahu Sırruh hazretleri, Halisiyye Kolunun Anadolu’ya açılan kapısıdır. Gavs’ul Azâm Abdûlkâdir Geylânî’ Kaddesallahu Sırruh hazretlerinden gelen iki büyük tasavvuf ekolünü kendisinde cem etmiş bulunan Dede Osman Avni Baba Kaddesallahu Sırruh hazretleri, öyle bir mertebe-i ulyaya yücelmiştir ki, gönül ehli, rütbelerinin çokluğundan manevi elbisesinin dahi kapanıp görülemediğini ifade buyurmuşlardır.
Dede Osman Avni Baba Kaddesallahu Sırruh hazretleri Gavs’ul Azâm Abdûlkâdir Geylânî Kaddesallahu Sırruh hazretlerine iki ayrı koldan bağlanmaktadır. Birincisi Kerküklü Mutasavvıf Sair Edip Abdurrahman Halis Kaddesallahu Sırruh hazretleri vasıtası ile Cemalül Irak Seyyid Abdürrezzak Geylânî Kaddesallahu Sırruh hazretlerine, ikincisi, Eyyub Urfevi Kaddesallahu Sırruh hazretleri vasıtası ile Seyyid Ebubekir Abdülaziz Kaddesallahu Sırruh hazretlerine bağlanmaktadır. Seyyid Abdürrezzak Kaddesallahu Sırruh hazretleri ve Seyyid Ebubekir Abdülaziz Kaddesallahu Sırruh hazretleri, Gavs’ul Azâm Abdûlkâdir Geylânî Kaddesallahu Sırruh hazretlerinin çocuklarıdır. Kadiriyye yolu, ekseriyetle, Hazret Pirin çocukları vasıtası ile neşrolunmuştur.
Aliyyül Bağdadî (Kadiri)Kaddesallahu Sırruh hazretleri, silsilede adı geçen diğer cedleri gibi, Bagdat’ta Nakibul Esraf ve Kadiriyye vakfı mütevellisi idi.1289 da vefat etmiştir. Kabir taşında “Hazreti Resulûllah Sallallahu aleyhi vesellem efendimize daima bağlı kalmış, ahiret gününün korkusu ile Cenabı Hakkı fasılasız düşünmekle geçen ömrünü daima büyük ceddi Gavs’ul Azâm’ın eserlerini payidar kılmaya harcamıştır. Süleyman ül Kadirinin oğlu Aliyyül Bağdadî (Kadiri) burada metfundur ” yazılıdır. Aliyyül Bağdadî (Kadiri) Kaddesallahu Sırruh hazretlerinin neseb-i âlileri şu şekilde belirtilmektedir.
Eşşeyh Esseyyid Abdûlkâdir Geylânî Kaddesallahu Sırruh hazretlerinin oğlu,
Seyyid Abdülaziz Kaddesallahu Sırruh neslinden,
Seyyid Zeynüddin-i Kebir Kaddesallahu Sırruh oğlu
Seyyid Veliyüddin Kadiri Kaddesallahu Sırruh oğlu
Seyyid Nuruddin Kadiri Kaddesallahu Sırruh oğlu
Seyyid Hüsamüddin Kadiri Kaddesallahu Sırruh oğlu
Seyyid Muhammed Derviş Kaddesallahu Sırruh oğlu
Seyyid Zeynüddin Kadiri Kaddesallahu Sırruh oğlu
Seyyid Mustafa Kadiri Kaddesallahu Sırruh oğlu
Seyyid Süleyman Kadiri Kaddesallahu Sırruh oğlu
Seyyid Aliyyül Bağdadî (Kadiri) Kaddesallahu Sırruh..”
Dede Osman Avni Baba Kaddesallahu Sırruh hazretleri adları tespit edilebilen üç halifesi vardır. Bunlar:
Urfa’lı Halil Hafız Kaddesallahu Sırruh,
Antep’li Mustafa Kaddesallahu Sırruh
Kövenk’li Hacı Ömer Hüdai Baba Kaddesallahu Sırruh hazretleridir
1. Urfalı Halil Hafız Kaddesallahu Sırruh hazretleri 1832 de doğmuştur. Babasının adı Müslim, annesinin adı Ümmühan’dır.1907 yılında vefat etmiştir.7 Şubat 1880 tarihinde Dede Efendindin vefatından üç yıl önce Mevlid-i Halil Camiine imama tayin edilmiştir
2. Antep’li Mustafa Kaddesallahu Sırruh hazretleri 1921 yılında, Hafız Halil Efendi’den on dört yıl sonra vefat etmiş aynı kabre defin olunmuştur. Bu zat vasıtası ile Dede Osman Avni Baba Kaddesallahu Sırruh hazretlerinin yolu Antep’te intişar etmiştir
3. Hacı Ömer Hüdai Baba Kaddesallahu Sırruh hazretleri, Elazığ’ın Kögenk Köyünde metfundur.(bakınız Hacı Ömer Baba Maddesine)
Cenabı Hak Hazretleri rütbe-i mübareklerini daha da aziz ve âli, himmet ve teveccühlerinden de ziyadesiyle hisseyab eyleye, amin!..
1. Karakaş,M.’Şanlıurfa Evliya ve Alimleri’, Şanlıurfa 1996, s.10-50
2. Bağdati İ.D.,’El Bazül Esheb’,Uluçınar Yay.İstanbul 1976 s.100-200
3. Sahiner,N.’Gaziantep’in Yok Edilen Camileri’,İstanbul 1995, s.51
4. Alpay,B.,’Şanlıurfa Şairleri’,Şanlıurfa 1986 ,s.70-110
5. Miftahul irşad 1993