SERİYYÜS SAKÂTİ RAHMETULLAHİ ALEYH HAZRETLERİNİN HAYATI

Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh hazretleri evliyanın büyüklerinden ve meşhurlarından. İsmi “Sırrı bin Muglis es Sakâti” olup künyesi, “Ebül-Hasen”dir, Bağdat’ta doğdu. Doğum tarihleri bilinmemektedir. Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh hazretleri birçok âlimden ilim talep etmiş, asrının bir tanesi olmuştur.

Maruf-i Kerhi Rahmetullahi aleyh hazretleri’nden feyz aldı. Cüneyd-i Bağdadi Rahmetullahi aleyh hazretleri’nin hocası ve dayısıdır. Maruf-i Kerhi Rahmetullahi aleyh hazretleri’nden sonra halifeliği devam ettiren Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh hazretleri’nin birçok kerâmeti ve ünlü veciz sözleri vardır.

Tasavvufta, verâ takvâ asrının en öncüsüdür. Doğduğu şehir olan Bağdat’ta ticaretle uğraşırdı. O, nefsini mücahede ile öldürmüş, gönlünü müşahede ile diriltilmiş, hazret-i melekte yol bulmuş, izzet-i ceberut’a şahid olmuş, arif-i billah ve mürşid-i ebedi olan şeyhlerin seçkinlerindendir.

Kendisinin dört seçkin halifesi vardır. Bunlar: Hasan Mesuhi Rahmetullahi aleyh, Nuri Rahmetullahi aleyh, Şeyh İbrahim Rahmetullahi aleyh hazretleri ve kendinden sonra bu mana yurdunda yol gösterici olan Şeyh Cüneyd-i Bağdadi Rahmetullahi aleyh hazretleridir.

SERİYYÜS SAKÂTİ RAHMETULLAHİ ALEYH HAZRETLERİ’NİN TARİKATI TELKİN ALMASI

Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh hazretleri, Seyr-i Sülûk yoluna, tasavvufa girişini şöyle anlatıyor: “Bir bayram günü yetim bir oğlan çocuğunun elinden tutup elbise aldım. Buna yetim çocuk çok sevindi. Onun sevinmesi beni de son derece sevindirdi. Kendisine hizmet edip Seyri Sülük yolunu tarikatı tevhidi telkin aldığım Mürşidim Maruf-i Kerhi Rahmetullahi aleyh hazretleri bu hali gördü ve bana: ‘Hak Teala hazretleri senin gönlünde dünyayı mesrur eylesin ve sana dünya meşgalesinden feragat versin.’ diye dua buyurdu. O dua Hak Sübhanehü ve Teâla hazretleri katında kabul oldu… Onun bereketinden, bende hakkın sırları tecelli etti.”

Maruf-i Kerhi Rahmetullahi aleyh hazretleri’nden mana yolunda feyz aldı. Tasavvufta, vera ve takvada asrının bir tanesi oldu. Ali bin Muhammed el Mısri, Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh hazretleri’ne tasavvufun ne olduğunu sorunca, O da: “Tasavvuf yüksek ahlâktır, böyle bir ahlâk, sahibini yüksek ahlâk sahibi kimsenin arasına katar.” cevabını verdi. Ebu Hemmam Es Sufiye tasavvufun ne olduğunu sorunca: “Nefsinin dediklerini yapmayan, nefsini ayıplayan insanlara nasihat eden, onlara Allah-ü Teâla hazretleri’nin emir ve yasaklarını öğreten, Allah-ü Teâla hazretlerinden korkan, Ameli Salih yapmakta gevşek davranmayan kanaatkâr olan, Hakkı bilen insandır.” buyurdu.

SERİYYÜS SAKÂTİ RAHMETULLAHİ ALEYH HAZRETLERİNİN VEFATI

Cüneyd-i Bağdadi Rahmetullahi aleyh hazretleri anlatır: “Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh hazretleri’nin ömürlerinin son günlerinde ziyaretine gitmiştim. Yakınımda bir yelpaze vardı. Onu elime alıp mübarek yüzlerine sallamaya başladım. Gözünü açtı, elimde yelpazeyi görünce: ‘Ey Cüneyd, yelpazeyi elinden bırak, sallama. Çünkü ateş yellenince daha çabuk ve çok yanar.’ dedi. Kendine: ‘Bir emriniz var mı?’ diye sordum. Buyurdu ki: ‘Daima Allah-ü Teâla hazretlerini hatırla, bundan gafil olma. Ahireti unutturacak kadar dünya işlerine dalma.’ buyurdu.”

Cüneyd-i Bağdadi Rahmetullahi aleyh hazretleri anlatır: “Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh hazretleri hastayken, üç günde bir ziyaretine giderdim. Bir defasında yanına girdim, uyuyordu. Başucunda ağlamaya başladım. Gözyaşlarım yanağına düştü. Gözlerini açtı ve bana bakınca: ‘Bana nasihat et.’ dedim. O zaman buyurdu ki: ‘Kötü kimselerle sohbet etme. İyi kimselerle beraber bulunarak, Allah-ü Teâla hazretleri’ne ibadet et.’ Başka bir günde ziyarete gittiğimde, Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh hazretleri’ne: ‘Kendini nasıl hissediyorsun?’ diye sordum. O bunun üzerine: ‘Halimden Tabibime nasıl şikâyet edebilirim ki, bana bunu veren odur.’ buyurdu.”

Ebü’l Abbas bin Meşruk şöyle anlatır: “Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh hazretleri’ni hastalığında ziyarete gittik. Yanında uzun süre oturduk. Hâlbuki karnında bir sancı vardı. Sonra Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh hazretleri’nin yanından ayrılırken: ‘Bize dua edin.’ dedik. Ellerini kaldırdı ve şöyle dua etti: ‘Yarabbi, bunlara hasta ziyaretini nasıl yapılacağını öğret.’

Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh hazretleri Hicret-i Nebeviyye’nin 251. (M. 865) senesinde Ramazan-ı Şerif ayında Bağdat’ta fani hayata veda edip vefat etti. Şünizi kabristanına defnedildi.

Yüce Allah Celle Celaluhü hazretleri şefaatlerinden, al-i himmet, nazar ve muhabbetlerinden, feyiz ve bereketlerinden bizi ayırıp mahrum etmesin. (AMÎN)

SERİYYÜS SAKÂTİ RAHMETULLAHİ ALEYH HAZRETLERİNİN MENKIBELERİ

Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh hazretleri’nin kız kardeşi, bir gün ziyarete gelip: “Eğer müsaade buyurursanız evinizi süpüreyim.” dedi. Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh hazretleri müsaade etmedi. Başka bir gün yine ziyaretine geldiğinde, bir kocakarının Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh hazretleri’nin evini süpürdüğünü gördü. Bunun üzerine: “Ey biraderim, ben senin hemşiren iken haneni süpürmeme müsaade etmedin. Şimdi ise süpürmek için ihtiyar bir kadın getirmişsin.” dedi. Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh hazretleri hemşiresinin bu sözü üzerine tebessüm ederek buyurdu ki: “Ey hemşirem, o gördüğün acuze kadın dünyadır. Allah-ü Teâla hazretleri, dinine hizmet edene, dünyayı hizmetçi eyler.”

……………………………………

Cüneyd-i Bağdadi Rahmetullahi aleyh hazretleri şöyle anlatır. “Bir gün Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh hazretleri’ yanına gittim. O’nu üzgün olarak gördüm. ‘Neden böyle üzgünsünüz?’ diye sordum. Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh hazretleri: ‘Yanıma bir delikanlı geldi. Benden tövbenin ne olduğunu izah etmemi istedi. Ben de ‘Günahını unutma’ diye cevap verdim. O genç ona itiraz ederek; ‘Hayır belki tövbe, günahını unutmak ve bir daha yapmamaktır.’ dedi. Ben de buna üzüldüm’. deyince: ‘Ben de benim kanaatim de gencin kanaati gibidir.’ dedim. Bunun üzerine Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh hazretleri sebebini sordu. Ben de: ‘Allah-ü Teala hazretleri bana, işlediğim günahıma tövbe etmemi nasib ettiği zaman, tövbe halinde günahı hatırlamak günah olmaz mı?’ dedim Bunun üzerine Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh hazretleri sükut etti. Buyurdu ki: ‘Tasavvuf büyüklerinin sözleri üç kısımda toplanır. Birincisi Tevhid hakkındaki sözleri, ikincisi Murad ve mertebeleri, üçüncüsü Tasavvuf yolunda bulunanlar ve bunların durumları hakkındadır. Tasavvufun temeli şunlardır. Allah-ü Teâla hazretlerini ismi şeriflerini, sıfatlarını ve fiillerini tanımak nefsi ve onun kötülüklerini bilmek, şeytanın vesveselerini hilelerini, saptırmalarını bilmek, dünyayı ve onun cazibeliğini ve ondan nasıl sakınılacağım bilmek. Tasavvuf ehli bu temellere yapıştılar, sonra nefis ve şeytanın istediklerini yapmamak için devamlı mücadele ettiler. Vakitlerinin kıymetini bildiler. Allah-ü Teâla hazretleri’nin beğendiği işleri yapmayı fırsat bildiler. Dünyevi rahat ve zevklerini düşünmediler.”

……………………………………

Bir gün kendisine: “Efendim, söyledikleriniz bana çok tesir etti, kabul ederseniz talebelerinizden olmayı arzu ediyorum.” denildi. Kabul edildi. Ahmed ismindeki bu talebe, az zamanda çok yüksek derecelere kavuştu. Bir gün efendisi, Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh hazretleri’nin huzuruna çıkıp: “Ey şefkatli ve merhametli efendim, beni günah karanlıklarından kurtarıp, huzur ve saadete kavuşturdunuz. Bunun için Allah-ü Teâla hazretleri size bol bol mükâfatlar ve hayırlı karşılıklar ihsan etsin.” dedi. Kısa zaman sonra, Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh hazretleri’ne birisi gelip: “Efendim, beni dervişiniz Ahmed gönderdi. Rahatsız olduğunu size bildirmemi söyledi.” dedi. Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh hazretleri gelen kimse ile beraber dervişi Ahmed’in bulunduğu yere gittiler. Şehrin dışında sahrada çukur bir yerde yattığını ve ölmek üzere olduğunu gördüler.

Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh hazretleri, bu sadık dervişinin başını kaldırıp dizine koydu. Yüzünün tozlarını sildi. Ahmed gözünü açıp efendisini görünce çok sevindi ve huzur içerisinde ruhunu teslim etti. Gasl ve defin hizmetlerini yerine getirmek için şehre geri geliyorlardı ki, şehir halkının kendilerinden tarafa gelmekte olduklarını gördüler. Hayret edip nereye gittiklerini sordular. Onlar: “Biz şehirde ‘Her kim Allah-ü Teâla hazretleri’nin veli kullarından birinin cenazesinde bulunmak isterse, Şuniziye kabristanına gitsin.’ diye bir ses duyduk. Onun için yola çıktık’ dediler. Yıkayıp kefenledikten sonra Şuniziye kabristanına bu sırlı olan ve veli makamına eren dervişini defnettiler.

……………………………………

Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh hazretleri’nde Allah korkusu, kendini küçük ve aşağı görme hali o derece fazla idi ki, Bağdat’ta ölmek istemem. Çünkü bu insanların benim hakkımda iyi zan sahibidirler. Korkarım ki toprak beni kabul etmezse herkese rezil olmuş olurum”.

Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh Hazretlerine: “Ya seyh, sizin hiç hatanız olmadı mı?” diye sordular. “Kardeşlerim!” dedi,” bir hata işledim ki ateşi otuz yıldır yüreğimi yakmaktadır. Hatırladığımda kalbim duracak gibi oluyor.” Müslümanlar çok merak ettiler. “O hata ne idi?” Cevap verdi: “Otuz yil önce Bağdat’ta büyük bir yangın çıktı. Benim dükkânımın da bulunduğu büyük bir çarşı yandı. O sırada ben orada değildim. Bana bütün komşuların dükkânının yandığını, benimkine bir şey olmadığını haber verdiler.

Sevindim, “Elhamdülillah” diyerek Rabbime hamd ettim. Fakat hemen aklıma diğer Müslümanları bırakıp sadece kendimi düşündüğüm geldi ve çok utandım. Derhal tövbe istiğfar ettim. Kefaret olarak dükkânımdaki bütün malları fakirlere dağıttım. Lakin otuz yıldır, o bir anlık bencilliğim kalbimden hiç çıkmadı, ateşi beni hep yaktı.” dedi.

……………………………………

Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh hazretleri Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri’ne şöyle dua ederdi: “Allah seni sufi muhaddis değil, muhaddis sufi kılsın. Yani önce hadis, sonra sufilik.”1

1-Gazali/İhyau Ulumi’d-Din, 1

www.gavsulazam.de internet sitesinden de yararlanılmıştır

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir