CÜNEYD-İ BAĞDADÎ RAHMETULLAHİ ALEYH HAZRETLERİNİN HAYATI


Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri evliyanın büyüklerinden, tasavvuf ehlinin çok tanınmışlarından. Menba-ı Esrar, Matla-ı Evnar, Kutbu zaman, merkezi devran, Sultan-ı Tarikat, Meşayih-i cihan ve İmam-ı Eimme-i zaman idi. Seyyid-üt tarife denmekle meşhurdur. Künyesi, “Ebü’l Kasım”dır. Cüneyd bin Muhammed Rahmetullahi aleyh Hazretleri Hicret-i Nebeviyye’nin 207 (M. 822) senesinde Nehavend’de doğdu. Bağdat’ta büyüdü, Süfyan-ı Sevri Rahmetullahi aleyh Hazretleri’nin derslerinde yetişti. Zahiri ilimleri, İmam-ı Şafii Rahmetullahi aleyh Hazretleri’nin talebelerinden Ebu Sevr’den öğrendi.

Asrının kutbu idi, binlerce veli yetiştirdi. Kerametleri nasihatleri, hikmetli sözleri ve ihlâslı amelleri ile meşhur oldu. Cüneyd-i Bağdadi Rahmetullahi aleyh Hazretleri’nin çocukluğu ve gençliği hem hocası hem de dayısı olan Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh Hazretleri’nin yanında geçti. Çok sayıda hocadan ders aldı. Her an Allah-ü Teâla Hazretleri’ni hatırlardı. Seccadesi üzerinde, sabaha kadar “Allah, Allah” der, aynı abdestle sabah namazını kılardı. Çok sayıda talebe yetiştirdi

CÜNEYD-İ BAĞDADÎ RAHMETULLAHİ ALEYH HAZRETLERİNİN TARİKATI TELKİN ALMASI

Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri tasavvufu (tarikat) dayısı Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh Hazretleri’nden öğrenip telkin aldı. Hırkayı giydi. Ululardan bir Ulu idi. Şeriat, tarikat ve hakikatte naili gayet olup avam ve havassın makbulü olmuştur. Kendisine hizmet edip tasavvuf ilmini öğrenip telkin aldığı şeyhi Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh Hazretleri’nin müridi ve yeğeni idi. Asrının kutbu idi. Binlerce veli yetiştirdi. Otuz defa yaya hacca gitti. Kerametleri, nasihatleri hikmetli sözleri ve ihlaslı amelleri ile meşhur oldu. Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri Efendisine ait olan evin bir odasında kalırdı. Her an Allah-ü Teâla Hazretleri’ni hatırlatırdı. Seccadesi üzerinde sabaha kadar Zikrullah ile meşgul olur, aynı abdestle sabah namazını kılardı ve bu hal senelerce böyle devam etti.

Cüneyd ibadetten tarifsiz bir lezzet alır ve geceleri asla uyumaz. Bir yandan Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh Hazretleri’nin sohbetleriyle hâllere ve sırlara kavuşurken, diğer yandan İmam-ı Şafii Rahmetullahi aleyh Hazretleri’nin fıkıh ve hadis öğrenir. Ancak muhteşem ilmine rağmen kürsüye çıkmaz. Ta ki rüyasında Resulûllah Sallallahu aleyhi vesellem Efendimizi görünceye kadar. Kendisi bu durumu şöyle anlatıyor: “Efendim Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh Hazretleri bana bir meclis kurup, insanlara ilim ve tasavvufu öğretmemi ve nasihat etmemi söylerdi, fakat kendimi bu işe lâyık bulmayıp, nefsimi kötülerdim. Bir Cuma gecesi Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem Efendimizi rüyada gördüm. Bana: ‘Ey Cüneyd! İnsanlara nasihat et. Zira senin sözün halkın kalplerinin ferahlık bulmasına sebeptir. Allah-ü Teâla Hazretleri, senin sözünü insanların kurtuluşa ermesi için sebep kılmıştır.’ buyurdu. Uyandım, sabahleyin erkenden efendimin yanına vardım. Hiçbir şey söylemeden bana: ‘Peygamber Efendimiz Sallallahu aleyhi vesellem tarafından vazifelendirilmedikçe, insanlara ilim öğretmekten çekindin.’ buyurdu. Ertesi gün bir meclis kurup, insanlara Resulûllah Sallallahu aleyhi vesellem efendimizin nurlu yolunu anlatmaya başladım.”

Işte o günden sonra vaaza başlar ve Bağdatlı Cüneyd, Cüneyd-i Bağdadi Rahmetullahi aleyh Hazretleri olur.

Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretlerinin meclis kurup insanlara ilim ve tasavvuf öğretmekte olduğu kısa zamanda her tarafa yayıldı. Ömrünün sonuna kadar nice delalette olanları hakka vuslat ettirdi. Nasibi olan herkes bu sohbetlere gelip istifade ettiler.

CÜNEYD-İ BAĞDADİ RAHMETULLAHİ ALEYH HAZRETLERİNİN VEFATI

Nihayet Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri şu fani âlemdeki günlerini bitiriyordu. Ebu Muhammed Ceriri şöyle anlatıyor: “Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri hastalanmıştı. Vefatında önce, ben başucunda bulunuyordum. Devamlı Kur’an-ı Kerim okuyordu. Hatmi tamamlayıp tekrar başladı. Ben dedim ki: ‘Efendim zaten çok halsizsiniz. Kendinizi fazla yormasanız…’ Bana: ‘Ey Ebu Muhammed! Şu anda bunlara benden daha çok ihtiyacı olan kim vardır? Bak işte vefatım çok yaklaştı.’” buyurdu.”

Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri vefat edeceği zaman çok üzgündü. Dervişleri korkup: “Efendim bizim ümidimiz, sizin şefaatiniz bereketi ile kurtulmaktır. Sizin ise ızdıraplı ve üzüntülü bir haliniz var. Bu haliniz bizim yüreğimizi parçalıyor.” dediler. Bunlara cevaben: “Ey dostlarım, ben yetmiş senelik ibadet ve teatinden ve sizlere üstad olmak ile kazandıklarımın hepsini, bir kıl ile asılmış olduğu ve rüzgar esmesi ile bir tüy misali sallandığını hissediyorum. Bilmiyorum ki, bu esen rüzgar red rüzgarı mı, yoksa kabul yeli midir?” buyurdu. Biraz sonra “Allah ” diyerek Hicret-i Nebeviyye’nin 298 M. 911) senesinde 91 yaşında Bağdat’ta ruhunu teslim etti. Mezarı efendisi ve dayısı Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh Hazretleri’nin mezarının yanındadır.

Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretlerini yıkayan kimse, mübarek gözlerinin içine su ulaştırabilmek için uğraştı ise de, mümkün olmadı. Gizliden bir ses duydu: “Kendini yorma. Cüneyd’in gözü Allah-ü Teâla Hazretlerinin zikri ile kapanmıştır. O’nun didarını görmeden açılmaz.” Yıkayan kimse parmaklarını da açmak için çalıştı fakat: “Kendisi açmayınca açılmaz.” diye bir nida geldi. Mübarek vücudu yıkandı, kefenlendi ve cenaze namazını oğlu kıldırdı. Cenaze namazında bulunanların sayısı sayılamayacak kadar çoktu. Vefatından sonra büyük zatlardan biri Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri ’ni rüyada görüp: “Münker ve Nekirin suallerine nasıl cevap verdin?” diye sordu. Cüneyd Bağdadi Rahmetullahi aleyh Hazretleri: “O iki melek bana gelip: ‘Men Rabbüke (Rabbin kim?) dediler. Ben: ‘Allah-ü Teâlâ Hazretleri benim ruhumu yaratıp ‘Elestü Birabbiküm. (Ben sizin Rabbiniz değil miyim?)’ diye sorduğu zaman, ben: ‘Evet, sen bizim Rabbimizsin.’ cevabını vermiştim. Sizin şimdi tekrar sormanızın manası nedir?’ dedim. Ondan sonra beni bırakıp gittiler.”

Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri ’ni rüyasında gören bir başka zat O’na: “Allah-ü Teâlâ Hazretleri sana nasıl muamele eyledi?” diye sordu. Hazreti Cüneyd: “Yaşadığım hallerin hepsi kayboldu. Yalnız bir gece vakti kıldığım iki rekât namaz imdadıma yetişti.” buyurdu.

Yüce Allah Celle Celaluhü Hazretleri şefaatlerinden, ali himmet ve nazar muhabbetlerinden feyiz ve bereketlerinden bizi ayırıp mahrum etmesin. (AMİN)

CÜNEYD-İ BAĞDADÎ RAHMETULLAHİ ALEYH HAZRETLERİ ‘NİN BAZI MENKIBELERİ

Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri otuz sene cemaatle namazda ilk tekbiri kaçırmadı. Namazda kalbine dünya düşüncesi gelse, O, namazı tekrar kılardı. Daima Allah-ü Teâlâ Hazretleri’ni hatırlardı. Her gün dört yüz rekat namaz kılardı, otuz yıl yatsı namazından sonra hiç uyumadan ibadetle meşgul oldu.

……………………………………

Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri yedi yaşında iken, babasını ağlıyor gördü. Sebebini sordu: “Zekat olarak dayın Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh Hazretleri’ne bir kaç gümüş göndermiştim, almamış. Kıymetli ömrümü, Allah Celle Celaluhü Hazretleri’nin sevdiklerinin almadığı gümüşler için geçirmiş olduğuma ağlıyorum” dedi. Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri : “Babacığım parayı ver ben götüreyim.” deyip dayısının evine gitti. Kapıyı çaldı, dayısı kim olduğunu sorunca: “Ben Cüneyd’im dayıcığım. Babamın zekâtını al.” dedi. Dayısı: “Almam.” Deyince Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri : “Adl edip babama emreden ve ihsan edip seni serbest bırakan Allah-ü Teâlâ Hazretleri’nin rızası için al.” dedi. Dayısı: “Allah-ü Teâlâ Hazretleri babana ne emretti ve bana ne ihsan etti?” dedi. Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri : “Babamı zengin yapıp zekat vermesini emretmekle adalet eyledi. Seni de fakir yapıp zekâtı kabul edip etmemekle serbest bırakıp ihsan eyledi.” dedi. Bu söz Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh Hazretleri’nin hoşuna gitti ve: “Oğlum zekatı kabul etmeden önce seni kabul ettim.” dedi. Kapıyı açıp parayı aldı.

……………………………………

Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri, yedi yaşındayken dayısı ve aynı zamanda üstadı olan Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh Hazretleri tarafından Hacca götürüldü. Mescid-i Haram’da dörtyüz büyük zat şükrü tarif ediyorlardı. Neticede dört yüz ayrı izah meydana geldi. Hepsi tarif ve izahı yetersiz buldular. Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh Hazretleri, Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri ’ne: “Sen de bir şeyler söyle.” dedi. Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri : “Şükür, Allah-ü Teâla Hazretleri’nin ihsan ettiği nimet ile O’na isyan etmemek, O’na isyan için ihsan ettiği nimeti sermaye olarak kullanmamaktır.” buyurdu. Orada bulunanların hepsi de: “Seni tebrik ederiz. Maksadı güzel şekilde ifade ettin. Bu ancak böyle tarif edilebilirdi.” dediler. Seriyyüs Sakâti Rahmetullahi aleyh Hazretleri: “Yavrum, öyle anlıyorum ki, senin lisanın doğru ve kuvvetli olacak, güzel söyleyebilmek hali sana nereden geliyor?” diye sorunca Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri : “Sizin sohbetlerinizde bulunmakla efendim.” dedi.

……………………………………

Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri dervişleri ile otururken bir kimse geldi ve bir miktar para bıraktı. Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri : “Başka paran var mı?” diye sordu. O kimse: “Evet param var.” dedi. Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri : “Çok paran olmasını ister misin?” diye sordu. O kimse de: “Evet isterim.” dedi. Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri : “Bıraktığın paralara senin ihtiyacın var, biz paramız olsun istemiyoruz.” buyurdu.

……………………………………

Bir zaman Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri ’nin gözlerinde ağrı meydana geldi. Tabip çağırdılar, tabip Hıristiyan idi. “Gözlerinize su değdirmeyeceksiniz.” dedi. Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri : “Su değdirmezsem nasıl abdest alırım?” deyince, Tabip: “Gözleriniz size lâzım ise su değdirmeyeceksiniz.” dedi. Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri abdest alıp namaz kıldı ve uyudu. Uyandığında gözlerinde ağrı kalmamıştı. O anda bir ses: “Ya Cüneyd! Sen bizim için gözlerini feda ettiğin için biz de senden o ağrıyı giderdik.” diyordu. Hıristiyan tabip tekrar geldi baktı ki gözler iyi olmuş, hayret edip: “Nasıl iyi oldu?” diye sordu. Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri olanları anlatınca, Hıristiyan tabip, Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretlerinin elini öpüp iman etti ve: “Esas ağrıyan göz sizin değil bizim gözlerimiz imiş.” dedi.

……………………………………

Salihlerden bir zat rüyasında Nebiler Nebisi Sallallahu aleyhi vesellem Efendimizi gördü. Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri de yanlarında idi. Biri gelip Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem Efendimize bir sual sordu. Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz: “Bunun cevabını Cüneyd’den iste. O cevap versin.” buyurdular. Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri : “Ya Resulûllah! Sizin mübarek huzurunuzda nasıl konuşabilirim?” deyince, Nebiler Nebisi Sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz: “Diğer Peygamberlerden her biri ümmetlerinin tamamı için ne kadar öğünüyorlarsa, ben de Cüneyd ile o kadar öğünürüm.” buyurdular.

……………………………………

Zengin bir kimse vardı. Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri ’nin huzuruna gelip tövbe etti ve dervişliğe kabulünü istedi. Malını fakirlere dağıttı. Bin altını kaldı. Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri : “Bu bin altını Dicle nehrine at.” buyurdu. O kimse altınları birer birer nehre attı. Döndüğünde Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri kendisine heybetle bakıp: “Niçin hepsini birden atmadın da birer birer sayarak attın, demek hala gönlünde onlara muhabbet var.” buyurdu. Bir müddet kendisini sohbetlere kabul etmedi. Sonunda o kimse buna da tövbe edip nihayet dervişliğe kabul edildi.

……………………………………

Büyüklerden bir zat Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretlerinin yanına gelmişti. Şeytanın O’nun yanından hızla kaçmakta olduğunu gördü. O kimse Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretlerinin yanına yaklaşınca, çok öfkelenmiş olduğunu anlayıp sordu: “Ey Cüneyd! Biz biliyoruz ki, insan öfkelenince şeytan ona yaklaşır, fakat görüyorum ki öfkelenmiş olduğunuz halde şeytan sizden kaçıyor. Bunun hikmeti nedir?” Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri cevabında: “Sen bilmez misin ki, biz kendi nefsimiz için kızmayız. Başkaları nefisleri için kızarlar. Bunun için de şeytan kendilerine musallat olur. Bizim kızmamız hep Allah Celle Celaluhü Hazretleri için olduğundan şeytan bizden kızdığımız zaman kaçtığı gibi, başka bir zaman kaçmaz.” buyurdu.

……………………………………

Mel’un şeytan bir üstadın hizmetçisi kılığında Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri ’nin yanına gelip “Efendim size hizmet etmekle şereflenmek istiyorum, feyiz ve bereketlerinizden istifade etmek arzusuyla geldim, lütfen kabul buyurunuz” dedi. Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri kabul etti ve şeytan yirmi sene kendisine hizmet etti, ama bir kere olsun vesvese veremedi. Nihayet ümidini kesip bir gün: “Ey üstadım siz beni tanımıyor musunuz?” diye sordu. Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri : “Ben seni ilk geldiğin gün tanımıştım, sen iblissin.” dedi. Şeytan: “Ey Eba Kasım. Ben senin kadar yüksek makam ve derecelere kavuşmuş olan bir zat daha tanımıyorum.” dedi. Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri buyurdu ki: “Ey mel’un, hemen defol git. Şimdi de beni kendimi beğenme (ucub) gibi bir duruma düşürmek ve beni mahvetmek arzusundasın değil mi? Bu çirkin maksadına kavuşamayacaksın, haydi defol.”

……………………………………

Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretlerinin dervişlerinden biri şeytanın vesvesesine kapılıp: “Artık kemale erdim. Sohbete devam etmeme lüzum kalmadı.” deyip bir yere çekildi. Benlik ve gururundan dolayı şeytani bir rüya gördü. Rüyasında, bağlık bahçelik içinde güzel nehirler ve lezzetli yemekler yediğini gördü. Bu rüyayı hakikat zannedip kibri daha da arttı. Bu halini arkadaşlarına anlattı. Onlar da Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri ’ne arz ettiklerinde, Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri çok üzüldü ve anlatılan dervişin yanına gitti. Baktı ki, şeytan aldatmış. Ona: “seni bu gece cennete götürürlerse, cennete vardığında üç defa (La Havle) oku.” buyurdu. Dervişi rüyasında yine cennete götürdüklerinde (La Havle) okudu. Gördüklerini ve kendisinde hâsıl olan şeytani hallerin hepsini unuttu. Bir anda pislik ve çöplük içerisinde olduğunu gördü. Uyandığında gördüklerini hatırladı ve hatasını anladı. Çok pişman olup tövbe etti ve efendisi Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretlerinin elini öptü. Sohbetlere devam edip dervişler arasındaki yerini aldı.

Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi aleyh hazretleri buyurdu ki: “Herkese bir Mürşid-i Kâmil lazımdır. Aksi halde mel’un şeytan gelip kendisine musallat olur ve insan –Allah (CC) korusun– ona tabi olur.”

……………………………………

www.gavsulazam.de internet sitesinden yararlanılmıştır

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir